GüncelGündem

Seni Seviyorum Şeriat

Bu iki kavramdan ilkini birçok mecrada defalarca duyduk pekâlâ ikinci kelimeyi duyan oldu mu? “İslam Fobisi mi Şeriat Fobisi mi?” diye sorarak düşünmeye başlayalım.

İslam Fobisi mi Şeriat Fobisi mi?

Neden bunu gündem edelim istedim… Niteliği ve niceliği tam müşahhas olmasa da resmi ve bilimsel olarak ifade edilmese de bir gerçek var küresel güçler… Kimdir küresel güçler? Soran kişilere göre değişen cevapları vardır. Kısacası, dünyayı istedikleri gibi şekillendirmek ve yönetmek isteyenlerin güç birliği ve koordineli çalışmasıdır…

Kürese güçler iki deneme yaptılar dinlerin kesişim kümesinden yeni bir din yorumlaması ile bu dini dünyaya servis etmek istiyorlar. Malumunuz bu bazen “Dinlerarası Diyalog” bazen de “Medeniyetlerarası Diyalog” olarak görsel ve basılı medyada hem formel – legal- hem de informel –illegal- kendisine yer bulmuştur.

Temelde üç din kümesi Yahudilik-Hristiyanlık ve İslam dinidir. Lakin üç dinin kesişim kümesi mikro boyutta alınsa da makro boyutta bu denenmemiştir. Müslümanlık – Hristiyanlık ya da Müslümanlık – Yahudilik dinlerinden bir diyalog çalışmaları yapıldı. Makro boyutta Yahudilik – Hristiyanlık dinleri arasında bir diyalog çalışması yapılmadı.

New İslam Projesi ve Fransa

Küresel güçler özellikle 2022 yılı için odaklandığı “New İslam” mantıksal argümanları “Eski İslam zaman ,mekan ve imkanların aklı zorlayıcı şekilde hızlı ve etkin şekilde değişmesi ile sosyal ve kişisel sorunlara çözüm üretemeyeceği için “New İslam” a sadece Müslümanların değil dünyanın ihtiyacı vardır.

2022 projesi olan “New İslam” çalışmalarının merkez üssü ve mutfağı Fransa olacak. İngiltere dünya üzerinde İslam ve Müslüman kod ve motifi ile legal ve illegal olacak şekilde en çok sivil örgütlerin bulundu ülkedir.

Fransa toplumu ise nüfus dikkate alındığında Müslümanların en çok temsil edildiği ülkedir. Doğrusu “New İslam” projesini anlatmak bir kitabın hacmini bile aşacağı sosyal bir gerçekliktir. Ben burada İslam Fobia ve Şeriat Fobia kavramlarına odaklanacağım.

İslam Fobia artık artık çöpe atılıp “Islamic Hobby House”  İslam Hobi Evleri mekânları ile Avrupa başta olmak üzere Amerika kapılarını Müslümanlara açacaklar. Birlikte bir birlerinin dini günlerini mesajla değil etkinliklere katılarak birlikte kutlayacaklar. Günümüzde ücretsiz İncil dağıtıldığı gibi Müslüman olmayan kişiler “New İslam” için çevrilen Kuran dağıtımı yapacaklar… Bunları yazınca Müslümanlar baş tacı mı edilecek öyle mi diyorsunuz derseniz… Şimdi yazacaklarımı okuyup bitirdikten sonra buna siz karar verin…

Şeriat kavramına hukuki olarak olmasa da toplumsal tutum ve tepki olarak “Yasak” ve “Tehlikeli” damgası vurulacak. Şeriat kavramı ile küresel boyutta birinci derece tehlikeli olan kavram “Ladin” “Işid” “El-Kaide” örtüştürmeleri yapılacak. Şeriat kavramını kullananlara karşı ciddi bir sosyal lekeleme yapılarak kişisel ve kurumsal mobbingler yapılacak.

Tüm bunlar birer illüzyon olarak değil Halüsinasyon olarak yapacaklar. Bu şu demektir gerçekte Şeriat istemek yasak olmadığı hatta uluslararası hukuk ile koruma altında olan inancı ifade hakkı terör suçu işlemiş gibi bir algı oluşturularak özellikle Müslümanlar için “Forbidden Zone” alanı oluşturulacak.

Tahmin edin şeriat kavramına karşı ilk “Forbidden Zone” alanı hangi ülkede ve hangi toplumda oluşturulacak? Evet, ilk tahmin doğru tahmin ülkemiz Türkiye’de oluşturulacak.

Türkiye’de bir Müslümanın “Ben Muhammed’in (sav) şeriatını istiyorum” demesi hukuken suç mu? Hayır,

İlk sorumuz şu: Türkiye’de bir Müslümanın “Ben Muhammed’in (sav) şeriatını istiyorum” demesi hukuken suç mu? Hayır, mevcut kanunlara göre suç olmaması bir yana uluslararası hukuk ile koruma altındadır. Sadece Müslümanlar için değil inananların inançlarını

  • İnançlarını İfade
  • İnançlarını Yaşama
  • İnançlarını Yayma

Bu hakları rasyonel ve pozitif hukuku kabul eden tüm devletler vatandaşlarına ve ülkelerinde belli izinlerle belli süre kalan insanlara bu haklarını kullanmaları için imkânları oluşturması ve bu imkânları koruması zorunlu bir sorumluluktur.

Tüm bunlara rağmen Türkiye, ülkemizde % 99’u Müslüman olan ülkede acı bir gerçek var ki “Şeriat” üzere yaşamak isteyenlerin 2010 yılındaki oranı % 17 bu korkunç bir rakam… Bu veriye sosyolojik olarak baktığımızda bir başka sosyal gerçeklikle karşı karşıya kalacağız…

Aynı veri merkezi “Muhammed’in (sav) şeriatı üzere yaşamak ister miydiniz? Sorusunu sormuş olsaydı bu sorunun istatistiki sonucu %17 hayır ve %83’ü evet olurdu. Bu soru yani “Şeriat ile yönetilmek ister miydiniz?” şeklinde sorulsaydı bu oran % 10 “Evet, istiyorum” bile olmazdı.

Önce insanlar can korkusu ile korkutulurken günümüzde ise konforu kaybetme korkusu ile korkutulmaktadır. Bir küresel gerçek vardır ki insanların kaybetmekten korktukları çoğaldıkça tutumlarındaki belirsizlik de artar.

Şimdi ne yapılmalıdır…

Öncelikle “Şeriat” kavramına yapılan sosyal lekelenme Din İşleri Başkanlığı tarafından yapılacak açıklamalar ile temizlenmelidir. Şeriatı istemek; yargılanırken inancına göre yargılanmayı istemek; öğrenim görürken inancına göre öğrenim görmeyi istemek ve finansal işlerde inancına göre işlem yapılmasını istemek sadece Müslümanın değil diğer dindeki insanlarında korunması gereken haklarıdır.

Şeriat istiyorsan bu ülkeyi terk et!

Biri Muhammed’in şeriatı olan İslam’a göre diğeri İsa’nın (as) şeriatı olan İslam’a bir başkası da Musa’nın (as) şeriatı olan İslam’a göre şeriat talebinde bulunabilir. Hatta bulunmalıdır da…

Hiç kimsenin bireysel ya da toplumsal olarak “Şeriat istiyorsan bu ülkeyi terk et!” deme hakkı olmadığı gibi bunu söylemek ağır bir suçtur. Hiçbir politikacı ve bürokratın inançla sabit olan bir hakikat karşısında inancı ifade, yaşama ya da şiddet kullanmadan yayma hakkı karşısında yorum yapma ve menfi bir yönlendirme hakkı yoktur.

Şimdi gelelim korkuttukları boyuta…

Ne sebeple olursa olsun bir devlet düzenini yıkmaya teşebbüs suçtur. Bu sadece ülkemiz için değil oy kullanarak devlet işleyişinin belirlendiği tüm ülkeler için bu böyledir.

Mevcut düzene karşı İslam olarak da Sosyalist olarak da düzeni yıkma girişiminde bulunmak ve bu konuda örgütlenmek ağır ve affedilmez suçlardandır. Bunu yapmak kötü müdür? Hayır, dünya tarihi bu suçları işleyerek kıyamete kadar devam edecek…

Şeriat istemek, Atatürk İlke ve İnkılapları üzerine kurulmuş devlet düzenini yıkıp yok edeceğim İslam devlet düzenini getireceğim demek değildir… Algı nasıl oluşturuluyor işte tam bu şekilde…

Şeriat istemek bir Müslüman için itikadı bir önceliktir. Her Müslüman hayatın her alanının Muhammed’in şeriatı üzere düzenlenmesini istemesi asla gönlünden ve zihninden çıkarmaması gereken bir vecibedir çıkarırsa da bu ağır bir vebaldir.

Her Müslümanın vatandaşı olduğu devletin makamlarından inancına uygun hizmet talep etmesi uluslararası korunması gereken bir hak iken devlet pozitif ve rasyonel bir devlet düzeni ise bu hizmeti talep eden kişiye sağlaması yerine getirmesi gereken hukuki bir sorumluluktur ki aksi durumda uluslararası hukukun yaptırımları ile bunun düzeltilmesi yoluna gidilir.

Bir Müslüman olarak Muhammed’in (sav) Şeriatı üzere hizmet alabilmesi için hangi haklara sahiptir bu haklarını nasıl kullanmalıdır…

  1. e-Devlet üzerinden Müslüman olduğunuzu ve Muhammed’in (sav) tavsiye ettiği bir hayatı yaşamak istediğinizi belirterek kayıt altına aldırın. Neden çünkü e-Devlette birçok niteliksel ve niceliksel veriler ile tanımlama yapılırken Müslüman olduğunuza dair bir tanımlama ve kimliklendirme yoktur. Bu beyanımız ile bir vatandaş olarak inancımızı beyan etmeliyiz.
  • Bir Müslüman olarak inancınızı beyan ettikten sonra Cimer üzerinden tüm hizmetlerden yararlanırken ve sorumluluk verilirken tüm bakanlıkların inancınızı dikkate alması gerektiğini ilgili bakanlıklara Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde iletilmesini isteyin
  • Bir Müslüman olarak uluslararası sözleşme ile korunma altında olan inancımı ifade ederken, inancımı yaşarken ve de inancımı başka insanlarla bireysel ve toplumsal paylaşırken yaşayacağım muhtemel hukuki sorunlarda haklarım konusunda bilgilendirmek istiyorum. Bu haklarımın korunması için hukuki danışmanlık alabileceğim bir hizmetin olup olamadığı ve bu konuda devletimden nasıl bir hizmet alabileceğimi ilgili bakanlıkla paylaşılmasını isteyebiliriz.
  • Kamu ödemelerinde inancımın hakikati ile faizin haram olduğunu ve bir Müslüman olarak kamu ödemelerimde özellikle alacaklı olduğum durumlarda finansal işlemlerde kamu alacaklarımı faiz işlemin olmadı mevcut finans kurum ve kuruluşları üzerinden yapılmasını istediğinizi hem Din İşleri Başkanlığı hem de bağlı bulunduğunuz bakanlıkla paylaşılmasını talep edebiliriz.
  • Bir Müslüman olduğunuzu ve velisi olduğunuz öğrencilerin eğitim ve öğretim hizmeti alınırken ders işlenişinde ve ders kaynaklarında inancımı küçük düşürücü ve çocuklarımın inancı üzerinde yıkıcı etkisi olacak hiçbir ders materyalinin kullanılmamasını talep edebiliriz. Çocuklarımın kılık kıyafet belirlenirken İslam’ın bu konudaki “Amel Hakkı” çerçevesinde inancımın sınırları dışında bir kıyafetin dayatılmamasını da talep edebiliriz.
  • Bir Müslüman olarak sağlık hizmetin alırken ulusal ve uluslararası hukuk ile koruma altında olan hasta mahremiyetine uygun hizmet almak istediğimi ilgili bakanlık ile paylaşılmasını talep edebiliriz.
  • Ve hatta bir Müslüman olarak inancım üzerinde yıkıcı olabilecek ve Müslüman ve İslam’ın itibarına zarar verebilecek “Genel İzleyici” saatleri içinde sesli ve görsel yayınların program ve program saatlerinin uygun şekilde düzenlenmesini isteyebilir. Aksi durumda ilgi kurum ve kuruluşlar hakkında yasal haklarımı kullanacağımı ilgili devlet kurumları ile paylaşılmasını isteyebiliriz.

Şimdi bunları istemenin hiçbiri suç değildir. Suç olmamasını bir kenara bırakın tüm bu haklar uluslararası hukuk ile koruma altına alınmıştır.

Evet , ben Muhammed’in (sav) şeriatını seviyorum O’nun şeriati üzerine devletimden hizmet almak istiyorum…Ben bir Müslümanım ve vatandaşı olduğum devletin ilgili makamlarının Muhammed’in (sav) şeriatını küçük düşürücü ve itibarını sarsacak tüm  söz ve eylemlere  karşı vatandaşı olduğum devletin ilgili ve yetkili makamlarından bu haklarımın korunmasını ve bu hakları ihlal eden kişi ve kurumlar hakkında Re’sen “Kamu Davası” açılmasını istiyorum …

Şeriat istedim hiçbiri suç değil… Ve bunları sadece Türkiye’de değil yüzlerce ülkede isteme hakkım ve o devletlerinde bu haklarımı koruma sorumluluğu vardır.

Ercan Harmancı

Uluslararası İlişkiler Son Sınıf Öğrencisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu