Erdoğan’ın Sisi’si Kim?
Erdoğan’ın Sisi’si Kim Olacak?
İnşallah şehittir merhum Muhammed Mursi sadece alışılmamış donanıma sahip bir devlet başkanı değildi… Dünyanın tek Cuma Namazı kıldıran lideriydi. Kuran’ı zihnine nakşetmiş ve ayetlerin muhafızı olmuştu. Yediden fazla dil biliyordu. Dünya rahatsız; ümmet umutluydu. Düşündüm ve “Erdoğan’ın Sisi’si kim olacak?” diye kendime sordum. Bu günler de ekranlarda ya da sayfalarda gündem ne bilmiyorum lakin küresel güçler “Erdoğan’ın Sisi’si kim olmalıdır?” gündemi ile hop oturup hop kalkıyorlar.
Öncelikli korku Mursi sadece Mısır’a değil tüm dünyaya rol model olabilecek bir yönetim sergiler ise bu onların sonu olurdu. Kendi sonları gelmeden Mursi’nin sonu getirilmeliydi. Mursi demokratik yollar ile iktidardan uzaklaştırılamazdı. Mısır adil bir yöneticiye bir emir sahibine susamıştı…
Mısır sadece yüzölçümü ve jeopolitik nitelikleri ile öne çıkan bir ülke değildi… Mısır, zulmün beşiğiydi… Mısır, suları ile bile zalime geçit vermeyen yerdi…
Dönelim şimdi küresel güçlerin gündemine… İlk soracağınız soru “Senin küresel güçlerin gündeminden nasıl haberin oluyor?” bu soruya cevabım… Bundan 10 yıl önce olsaydı inanın bu bilgiye ben değil istihbarat çalışanları bile zor ulaşırdı…
Akıllı Telefonlar ve Liderlerin Mahremiyeti
Özellikle akıllı cep telefonları ve yapay zekâ uygulamaların akıllı telefonlarda kullanılması ile birlikte tüm dünyada küresel güçlerin döndürmeye çalıştığı dolaplar hakkında haberdar olunabilir. Lakin şunu da vurgulayalım küresel güçler bile Putin’in ne yapmaya çalıştığını merak ediyor… Onlarda sadece merak ediyor…
Dertli olmak, dert edinmek o dert ile bir arayışa girmek, aynı derde sahip insanlar ile iletişimde olmak sonuç veriyor… Sorunuzun cevabını bu olarak kabul edin…
Her ne kadar ülkemizdeki ana ve ana olmayan muhalefet partileri Erdoğan’ın gideceğine kendilerini inandırmak için özel ikna seanslarına katılsalar da küresel güçler Erdoğan’ın demokratik yollar ile gitmeyeceğine inanıyorlar…
Sadece demokratik yollar ile değil askeri müdahale ile de Erdoğan liderlikten uzaklaştırılmayacağı kati ve tartışılmaz şekilde kabul edilmiştir. Hatta Erdoğan’a dışarıdan yapılacak bir müdahalenin Erdoğan’ı daha güçlü yapacağı için “Müdahale” kati suretle ve süresiz rafa kaldırılmıştır.
Erdoğan’ın ciddi boyuttaki kazanımlarını da güvenmediği politik yapılamalara bırakmayacağı bunun için hazırlıklı olduğunun da altı çizilmiştir.
Küresel Güçler Soruyor…
Küresel güçler şu soruyu soruyor… “Erdoğan’dan nasıl kurtuluruz” bu soruya herkes düşüncelerini paylaştıktan sonra yaşlı eli bastonlu adam “Beyler, buraya bakalım, sorunuzun cevabı bu görselde gizli değil açık” dedikten sonra bu görseli gösterir …
Ve devam eder “Beyler, hiçbir kurt içini bitirmeden ağacın dışına çıkmaz, ağacın içine girmeden dışından yiyen kurt ölümüne susamıştır. Asalaktan başka bir şey olamaz. En önemlisi beklemektir… Uluslararası ilişkilerde unutmayın bekleyen kazanır” müsaadenizle der ve çıkar gider… Roman kurgusu olduğuna inananlar bundan sonrasını okumaya bilirler.
Putin’den devam edelim… Tanımadığı insanlar Putin’in yanına giremez hele ki Putin farklı şeyler sezerse bu sefer girmeye cesaret eden çıkma cesaretini gösteremez.
Oysa güya iletişim, güya bilmem ne adına birçok insan Erdoğan’ın yanına girebiliyor. Rusya’da bir politikacı ya da bürokrat Putin’den izin almadan makamlarda fotoğraf çekilemez. Bu oranın Rusya olduğundan değil; Putin’in dünyayı yönetme hedefi vardır… Ve bu 2036 yılına kadar şimdilik değişmeyecek. Dünyayı ekonomisi güçlü ülkeler yönetmez… Ardında iz bırakmayan liderler yönetir.
Küresel Güçler Şunu İstiyor…
Küresel güçler şunu istiyor… Toplumdan uzak sarayında yaşayan adam; yanına yaklaşılmayan adam bu algının ciddi bir tutum olarak ve inanç olarak topluma yerleşmesini istiyorlar. Bundan habersiz olanlarda Erdoğan toplum içinde; toplumla iç içe… Hiç düşündüler mi düşünmesi gerekenler? Özellikle malum çevreler neden sürekli “Saray” vurusu yapılmaktadır? Kibirli olmak farklı tedbirli olmak farklıdır. Erdoğan’a her isteyen ulaşamamalıdır hatta bana göre ulaşmamalıdır da …Sosyal medyada neden herkes Erdoğan ile olan karelerini paylaşmaktadır.
Aslında Erdoğan sadece Feto konusunda değil birçok konuda kandırılmıştır. Bu Erdoğan’ın zayıf onların güçlü ve etkin olmalarından değil takip edilen yol ve yöntemden kaynaklanmaktadır.
Bu yazıyı neden yazdığımı önümüzdeki günlerde daha iyi anlaşılacaktır. Erdoğan bir ağaç hem de oldukça kavi bir ağaç lakin içinde kurtlar dolaşıyor… Bir kurt varsa mutlaka dışardan girmiştir… Lakin bazıları ağacın kabuğundan beslenmeyi sever çok azı ise beslenmeden önce öze ulaşmayı bekler… Eli bastonlu adamın dediği gibi “Bekleyen, yıkar; yıkmak istiyorsan beklemeyi bileceksin” bu böyle biline…
Ağacın özüne göz dikenler yıllardır yol alıyor yakın daha yakın oluyor… Aslında onların yol alması kabuğun altındaki kurtların çokluğu ile doğru orantılıdır. Kabuk altındaki kurt arttıkça insanın içine düşen kurt da azalır çünkü hepsi oradadır ve onları yok edince tehlikenin geçtiğine inanılır.
Bürokrasi, sistem ve iktidar dizaynı için en kullanışlı yoldur. Bugün genel de ülkemiz, özelde de Cumhurbaşkanımız için en büyük tehlike Bürokrasi Krallığı’dır. Avrupa Osmanlıyı yıkmak için düşmanlar silahlarını değil Paşaları kullandı ve yıktı da… Osmanlı meydanlarda değil görüşmelerde kaybetti…
Ülkemizde kangrenleşmiş bir Bürokrasi sorunu vardır ve her geçen gün daha korkutucu olmaktadır. İşler o kadar vahim noktaya geldi ki Bürokrasi Krallığı değil Erdoğan’ın maslahatını ; ülkenin bile maslahatını düşünmemektedir.
Bürokrasi Krallığı’nın üyeleri Erdoğan tarafından seçilmezler; Erdoğan’a yakın insanların Erdoğan’a tavsiyeleri üzerine seçilirler… Ve bu tavsiye verenler 2010 yılında da oradaydılar şimdi de oradalar…Bürokrasi de taşlar sadece yer değiştirir…Yıllardır piyonlar piyon ve atlar at …
Erdoğan Gittikten Sonra…
İşin daha vahimi artık Bürokrasi Krallığı kendi aralarında “Erdoğan gittikten sonra” hesapları yapmaya başladılar. Sebep çünkü ülkede zam olur işsizlik olur, bunların sorumlusu Erdoğan’dır… Ülkede yatırım olur, gelişme olur bunların mimarları Erdoğan ile kareye girebilen herkestir.
Neden hiçbir politikacı ve bürokrat ülkedeki sosyal gerçeklik olan zamlar için çıkıp “Evet, bunun sorumlusu benim!” demiyor… Çünkü onlar Erdoğan’ın gitmesini istiyor… Suskunlukları bu sebepledir…
Çeyrek asır neden bir tek politikacı ve bürokrat çıkıp ülkede yaşanılan olumsuzluklar ile ilgili sorumluluk alıp “Evet, bunun bir sorumlusu varsa bu Cumhurbaşkanımız değil; bunun sorumlusu benim” şeklinde toplumsal hafızayı ve toplumsal vicdanı teskin edecek açıklama yapmıyor…
Şimdi soruyorum… En yakın özel kaleminden tüm Başdanışmanlarına kadar “Söyleyin Erdoğan’ın Sisi’si kim?” şayet bunu bilmiyor hatta bunu hiç kendinize sorup dert edinmemişseniz… O Sisi çıkar ve kazanırsa Allah muhafaza Erdoğan ile mi yoksa O Sisi ile mi aynı karede olacaksınız…
Rabbim ümmetin umudu ve duası olan Erdoğan’ı onun Sisi’si olmaya hevesli olanlardan korusun ve kurtarsın… Bırakın “Erdoğan’ın Sisi kim?” diyecekleri yerde Erdoğan ile Sisi’yi yaklaştırma ve yakınlaştırma hesabı yapanlar ne masumdur ne de makbul …
Bunun Sorumlusu Erdoğan Değil!
Bu ülkenin karşılaştığı sorunlarda kendi alanı ve yetkisi içinde olduğu halde “Bunun sorumlusu Erdoğan değil benim demeyen herkes bana göre potansiyel Erdoğan’ın Sisi olmaya adaydır” bu böyledir… Bunun ne “Lamı” vardır ne de “Cimi” vardır…
Kelamı selama bağlayalım ve ilk bu itirafı kim yapacak bekleyelim… Ve diyelim ki “Bilmediğimiz yiğitler varmış” …
Uluslararası İlişkiler Talebesi
Ercan Harmancı
info@ercanharmanci.com