Bürokrasi kavramı ne siyaset sosyologlarının ne de devlet felsefesi alanında iz bırakmış kişilerin konuştukları ya da yazdıkları kadar masum değildir. Bürokrasi kavramı etimolojik anlamda iki motif ile zihinlere kazınmıştır. Bu kavramlardan ilki masa diğeri ise kumaştır.
Bürokrasi Koruma Kalkanı Nedir?
Bürokrasi Koruma Kalkanı kavramının ise ne kuramsal anlamda ne de bu sahada geçerliliği yoktur. Uydurulmuş değil ihdas edilmiş bir kavramdır. Neden bu kavramı kullanma ve bu kavram üzerine yazma ihtiyacı hissettiğimi yazacağım cümleler açıklamaya çalışacaktır.
Bir asır olmasa da yarım asır olmuştur. Devlet dairelerinde devleti temsil ettiğine inanılan kişilerin masalarının üzerinde üç renkten oluşan kumaşlar bulunurdu.
Bu kumaşların bir hiyerarşisi vardı. Kırmızı, yeşil ve mavi renkler aynı zamanda insanların o makamı temsil edene yaklaşma ihtimalini ya da mesafesini gösterirdi. Masalar sadece bir ofis malzemesi değildi. Bir ritüelin önemli bir parçasıydı. Hindistan’ın inekleri kadar belli dönem bizim makam masalarımız da kutsaldılar. Doğum tarihiniz 80’li yıllardan önce ise “Bana saygı göstermiyorsan bu masaya saygı göster!” bu sözü duymuşsunuzdur.
Kutsal Masalar
Makamı temsil edenler yapması gerekenleri ya da yapmaması gerekenleri masaların kutsallığı ile kapatırdı. Kimse bilmezdi masalar ve makamlar karşısında ne gibi haklara sahiptirler? Bilenler de “İtle dalaşmaktansa çalıyı dolaşmak” sözü gereği susuyorlardı dönem makamları temsil edenlere bırakın hesap sormayı; soru sormak bile “Ölümü göze almak” deyimi ile ifade edilirdi.
Hızlıca günümüze gelelim günümüze derken hemen birden 2021 yılına değil Türkiye için bana göre milat kabul edilen bir yıl vardır. Bizim şahit olduklarımız dönemlerde 1980 lakin pek hatırlamıyorum…
Dikkatleri çekmek istediğim yıl ne 2013 ne de 15 Temmuz 2016; elbette bunlar önemli lakin 2004 yılı kadar önemli değil.2003 Türkiye uzun bir aradan sonra tek başına iktidar olmayı başaran bir parti ile tanıştı…
İlk zamanlar AKP şimdiler de Ak Parti; lakin malum çevreler AKP harflerinden sonra olumsuz bir cümle kurmak takıntı haline geldi. Ya da olumsuz bir cümle kuracaklarsa başına AKP ekliyorlar…
Aslında buna en çok sevinenler küresel güçler olmuştu. Sebep, Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik konum onu kolay kolay yenilir lokma yapmıyordu. Bugün de bu gerçek değişmedi küresel güçler “Güçlü Bir Türkiye” istiyordu. Bir farkla bu güçlü Türkiye’yi yönetenleri yönlendiren kendileri olmalıydı.
İşte Türkiye’yi yönlendirmeye çalışanlar önce CHP ile diyaloga geçtiler. Lakin CHP hep geçmişi hem de ötekileştirici dili sebebi ile güven vermedi. Bu ekibe söylenmese de küresel güçler ile ekibi görüştüren Kasım Gülek’e söylendi. Kendisinden Türkiye’de toplumda karşılığı olan bir sim istendi lakin sınırları aşmayacak denileni yapacak bir…
Kasım Gülek “Öyle birini biliyorum” bu ifadeler 1993 yıllarında kullanılıyor. Kasım Gülek ve baldızı arasındaki görüşmeler deşifre edilmeden tam anlamıyla Gülen’in arka planı anlaşılmayacaktır.
Yıllardır küresel güçlerin beklediği ortam Türkiye’de oluşmuştu 2003 yılında seçimleri Erdoğan kazansa da görevler okyanustan gelen yönlendirmeler ile oluyordu. Erdoğan’ın “Kandırıldık” dediği bir sosyal gerçeği buna işaret ediyordu.
2004 Bir Milattır
2004 yılında okyanusötesinden gelen ilk direktif “Milli Görüş geçmişi olan tüm bürokratlar tasfiye edilecek ya da pasife alınacak. Bunun için yeni bir yapılanma başlatılacak ” evet bu direktif sonunda…
Erdoğan’dan habersiz özellikle hukukçular ve öğretmenler yeni yapılanmanın inşası için bir çerçeve belirlemesi yaptılar. Tüm kurumlar öğretmenler tarafından koordine edilecek.
Öğretmenler en güvenilen meslek grubu; bunun sebebi ise Gülen Okulları olarak bilenen yapılanmayı ve işleyişi en iyi bilen olmanın yanında itaat yönü en ağır meslek grubu öğretmenler olduğu için bürokratlar öğretmenlerden seçiliyordu. Nasıl seçiliyor şartları nedir bunu hem mahrem yani gizli hem de bunu bilmenin okuyanlara çok faydası olmayacağı için en önemli olan bürokratların korunması boyutuna geçip anlatmak istediğimi anlatmaya devam edeyim…
Bürokrasi dokunulmazdır. Hatta demokrasinin hemen hemen hiç işlemediği alan bürokrasidir. Gülen yapılanmasının sağlıklı ve etkili işleyebilmesi bürokrasinin korunması ile doğru orantılıdır. Gülen “Kalkan” kelimesini sürekli kullanmasının altında yatan sebeplerinden biri ilişkiler ağıdır.
Pensilvanya’da oryantasyon eğitiminde şunu direktifi akmıştı “Takip etmediğine güvenme” ki kendisi içinde bu kural işliyordu aldığı apartın her bir yanı gizli ve açık cihazlarla adım adım takip ediliyordu.
2004 yılında 5176 Sayılı ve 25/5/2004 tarihli hukuki metinle mevcut Memur Suçları Kanunu yeniden dizayn edildi. Bu dizayn yani bürokratların korunması için yapılmıştı. İstenilenler suç olacak ama suçu işleyenler izin alınmadan sorgulanmayacak hatta haklarında idari işlem bile başlatılamayacaktı. Bunu isteyen bizzat Gülen’in isteğiydi fikir Gülen’e ait olmasa da…
Gelelim şimdi son zamanlarda CHP’nin “Bürokrat” göndermesinin perde arkasına kimse nereden biliyorsun sorusu sormasın ülkemizde Bürokrasi üst düzey bürokrasi belirlemesinde özellikle Cumhurbaşkanımızın etkisi attığı imzadır.
Ben bir adım daha ileriye gideyim romanımda yazdığım cümleyi buraya da yazayım Türkiye bürokrasisi kadınların aralarında periyodik olarak yaptıkları günlerde belirleniyor.
25 yılda, yaklaşık çeyrek asır bürokratik yapının değişmemesi mantıkla ve sosyal gerçeklikle temellendirilemez.
Küresel güçler Erdoğan’ın aleyhine yapılan anketlerle ne kadar rahatlama yolunu seçenler şunu kabul etmek zorundadır. Erdoğan demokratik yoldan iktidardan düşürülemez. Erdoğan ile bırakın toplumun ona gönül verenlerin iletişimini koparmanın yolu bürokrasidir.
Geçtiğimiz hafta Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği “Bürokrat” söylemini doğru okumak gerekir. Yine Eylül ayı sonunda imzalanan “Kamu Görevlilerinin Sosyal Medya Kullanımında Gözetmesi Gereken Etik İlkeler” bu kararı da doğru okumak gerekir.
Bürokrasi Koruma Kalkanı ters algı ile Cumhurbaşkanımız ile meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Oysa rahatları kaçan üst düzey bürokratlar sosyal medyadan sosyal gerçekliği olan sosyal sorunları paylaşanları fişleyip “Erdoğan düşmanı” olarak ifşa ediyorlar.
Şimdi bu yeni alınan karar ile sosyal medyada Cumhurbaşkanına olan desteği “Siyasi ayrımcılık” olarak kabul edilecek idari ve adli işlemlerin önü açılacak…
1982 darbe anayasasının 656 Sayılı Kanunun 125/D-I maddesi bu etik ilkeler ile düşünce ve inanç boyutunda özgürlükler daraltılmış ve ilginç bir şekilde “ve benzeri” ifadesi ile keyfi bir ucu açık bırakılmıştır.
Bürokrasi eskiden olduğu gibi sadece devlet işlerini yöneten ve bu yetkiye sahip işleyiş ve örgütlenme değildir.
Bürokrasi artık bir krallıktır…
Bürokrasi artık bir krallıktır… Hata, yanlış hatta ihanet yaptığı asla kabul etmeyen sorgulanamayan bir krallıktır… Bürokrasinin hedefinde toplum değil toplumun Erdoğan’a karşı olan desteği vardır…
2016 yılından önce politikacılardan çekinen bir bürokrasi varken bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bile tanımayan bir bürokrasi vardır… Bürokrasiye ilk verilen görev şuydu asla bir açıklama yapmayacaksınız… Açıklama yapılmayınca tüm suçlar sembolik olarak gücü temsil eden Erdoğan üzerinde kalacaktır.
Bürokrasi ikinci aşamada Erdoğan’a bilgi aktaracak kendisine yakın tüm bürokratları kızağa alınacak denildi ve yapıldı…
Üçüncü aşama bürokrasi dokunulmaz yapılarak Erdoğan’ın elde bir olarak beklettiği tepeden tırnağa değişimi bloke etmek için Erdoğan kuşatılacak evet okuyanlar inanır ya da inanmaz Erdoğan kuşatılmış durumdadır… Bu kuşatma Bürokrasi Koruma Kalkanı ile yapılacak … Romanda yazdığım gibi… Siz hiç “Kuşatma” diye bir şey izlediniz mi? Ben izlemedim… Loading…
Medya ve İletişimci
Ercan Harmancı