Review Overview
Türkiye Batıyor…
Türkiye’nin diğerler ülkelerle kıyaslandığında borcu ile yüzleşmeye hazır mısın? 2021 verileri ile ülkeler ve borçlerı yeşilden kırmızıya
Evet, “ Türkiye batıyor(!)” bu yazının başlığını okuyanlar muhtemelen “(!)” bu ifadeyi ilk anda fark edemeyeceklerdir. Türkiye’nin battığı hem ulusal hem de uluslararası bir sosyo-politik gerçektir.Ekonomik olarak güçlenmesi batıyor…
Bu başlığı okuyanların yarıya yakını “Evet, bu Erdoğan ülkeyi batırdı!” diyecek; yarıya yakını da “Sen nasıl başlık atıyorsun Fetocu!” diyecek. İki gruba da hakkım helaldir aslında yazı birazda sizin tepkinizi ölçmek için bu formatta yazıldı. Çok az bir kısım okuyanlar da (!) işaretini görür görmez tebessüm edecek. Ve “Adam bizle kafa bulacak” deyip okumaya devam edecekler…
Buyurun biraz kafa bulmak için düşünelim…
Şayet küresel düzeyde medyayı takip ediyorsanız küresel iletişimcilerin ifadesi ile “Erdoğan’ın Türkiye’si” ciddi boyutta rahatsızlık veriyor ve her geçen gün de katlanarak bu rahatsızlık artıyor. Sizin anlayacağınız Türkiye batıyor… Öyle görünüyor ki kafalarını kullanmazlarsa batmaya da devam edecek…
Küresel güçleri anlıyorum kolay değil… Bir devlet karizmatik bir lider etkisi ile bir asır yatay olarak hareket ederken nasıl oldu da birden dikey hareket etmeye başladı. Türkiye dikey hareket edince ve fizik kanunlarına göre uzaklaştıkça küçültür; yaklaştıkça büyütürsünüz…
Eskiden Türkiye diplomasisi küresel güçlerin merkezine uzakken gözlerinde koskoca bir dev varken artık tabiri caizse artık küresel güçlerin “Gelin bu konuyu bir konuşalım” davetlerinin keyfiyeti ve kemiyeti arttıkça kendilerini küçültüyorlar aslında onlarda bunun farkında lakin denge politikası uzlaşıyı öncelikli kılıyor.
Ülkemizde hem Milli olmayan muhalefet hem de küresel ecnebiler şunu çok iyi fark ettiler Türkiye’de oy etkisinin üstünde Erdoğan’a bir bağlılık ve güven var. Bunun göstergesi sürekli kullandıkları “Erdoğan’a oy veren salaktır!” sosyal lekelemesidir. Oysa demokrasi de kişilerin politik tercihlerine saygı esas iken tepki bu şekilde ise korku yüksek demektir.
Birinci strateji duygusal bağ koparma stratejisidir ki zaten anlık tepki olduğu için kullanılabilirliği olmadı anlaşılınca ikinci strateji…
İkinci strateji yaşanılan ve onlar üzerine bir mantık yürütme… Kullanacağınız argümanlar güçlü değilse en uç sosyal gerçeklikten yola çıkılarak kişilerin ve toplumların tutumları değiştirilmeye çalışılır.
Size salak dedik sorun niye dedik… Siz oy veriyorsunuz fakir ve aç yaşıyorsunuz fakat oy verdikleriniz saraylarda yaşıyor… Diyorlar ki siz hiç aklınızı kullanmıyor musunuz?
Türkiye’nin batması sizin üzüyor mu?
Evet, siz sürekli kullanıyorsunuz biz de bir ilk yapalım aklımızı kullanalım… İlk soruyu “Türkiye gerçekten borç batağında ve batıyor mu?” böyle sormuş olayım… Anladım suskunluğunuz ile bu soruma “Evet” dediğiniz üzgün bir ruh haliniz ile olmasa da… Bir soru daha sormak istiyorum “Türkiye’nin batması sizin üzüyor mu?” bu soruma cevap vermeyebilirsiniz…
Aslında ben fayans ustasıyım bu konuda sussam iyi olur. Bu kardeşim ekonomiden anlar ilkokul mezunudur ama ilkokul mezunu olması sizi yanılmasın.
Abi, “Türkiye batıyor!” diyenler bunlar mı? Evet, abi Türkiye batıyor lakin sadece ecnebilere değil bu toplumu, bu toplumun zenginliğinden rahatsız olmayan bunlara da batıyor…
Türkiye tarihinde görülmemiş şekilde tüketim ve alım gücü tavan yapmış zamanda “Şükür” demesi gerekenlerin “Açız, ekmek bulamıyoruz!” diyorlar bu nankörlük ne mantıkla ne vicdan ile açıklanabilir?
Batan bir ülke ekonomisi nasıl küresel güçleri tedirgin edecek kadar büyüme gösterebilir? Bakın cümleler ile bunu anlamakta zorlanıyorsanız hemen bu yazının başlığının altına koyacağım görsele dikkatlice bakın. Küresel boyutta Türkiye rahat ülkelerden olduğu için veri uzmanları “Yeşil” renk ile kodlamışlardır.
İnsanların hele de alanının uzmanı kişilerin hakikatleri ve sosyal gerçekleri kabul etmeleri aslında bilgisi olmayan insanlara göre daha zor oluyor. Hele bir de vicdanını paranteze almışsa en somut verileri sunsanız da tek söyleyecekleri şey “Kendimizi kandırmayalım” olur.
Tüm ekonomistler bilir ki döviz kurları bir ülkenin ekonomisi üzerinde o ülkenin yatırımları kadar etkili olamaz. Döviz yükselirken; alınacakların hesabını tutanlar sattıklarımızın hesabını yapmaya hiç yanaşmıyorlar.
Türkiye ekonomi konusunda rahat olan ülkelerden… Hatta küresel güçleri en çok rahatsız eden bir sosyal gerçek var. Birçok gelişmiş ülkeler de hatta Magic America da bile “Mega Projeler” üç – beş yıllık planlamalar ile başlatılmaz ve teslim edilemez. Avrupa’da ve Amerika’da 10 yıl hatta 20 yıl önce başlanmış mega projeler bilinmeyen bir gerçek değil.
Aslında hem milli olmayan muhalefet hem de küresel güçler “Kanal İstanbul” projesinden neden rahatsızlar? Birçok sebep var bana göre öncelikli olan ciddi anlamda bu proje rahatsız olanlara prestij zararı veriyor. Birkaç yıl önce dünyanın en büyük havaalanını gerçekleştiren Erdoğan nefes almadan vites yükseltip sadece ekonomik değil jeopolitik dünya dengelerini değiştiren bir projeye imza atıyor.
Yarım asırdan fazla tek başına iktidar olamamış bir politik örgütte kimin yanında yer alıyor sevdiklerinin… Türkiye özellikle 2016 yılından sonra malum çevrelere öyle batıyor ki…
Devletlerin borçları üç boyutta sınıflandırılıyor. Kişilerin borcu; şirketlerin borcu ve kurumların borcu… Ülkemizdeki sosyal medyaya ya da malum politikacı ve akademisyenlere göre dünyanın en borçlusu Türkiye’de yaşayanlar ve Erdoğan vatandaşların parasını har vurup harman savuruyor…
İnandırıcı gelmeyecek ekonomik bir gerçek var ki Amerika’nın halkı daha fazla borçlu… Amerika devleti daha borçlu… Elbette bu tek kriter değildir. Türkiye’nin ekonomisi Amerika’dan daha güçlü demek değildir.
Açlıktan ölüyoruz diye şikâyet edenler şunu biliyor mu? Amerika’da kirada değil konteynır da değil; sokakta yaşayan insan sayısı devlet verilerine göre 30 milyona yakındır. Ülkemiz de ise böyle bir durumun sosyal gerçekliği yoktur. Hiç mi yok sokakta yaşayan? Elbette var, madde bağımlıları, aile sorunları ve malum diğer sebepler ile …
Amerika’da sokakta yaşayanları toplayıp onları bir kurum ve kuruluşa yerleştirmez çünkü yaşam hakları yoktur.
Karşılaştırma politik bilimde ve bir yok bilimde bir yöntemdir doğru yapıldığında da hem makul hem de meşru sonuçlar verir. Ben falan devletin verdiği ücret ile burada krallar gibi yaşarım diyen nedense orada o para ile yaşamayı hiç hesap etmez.
Avrupa akaryakıtına ne kadar ödediğini hiç bilmez ama akaryakıt hiçbir ülkede Türkiye kadar pahalı değildir. Oysa araştırsa Avrupa’da en hesaplı akaryakıt kullanan ülkelerden biri Türkiye’dir.
Türkiye “Yoksuksulluk değil açıklık sınırında, insanlar açlıktan” ölüyor mesajını atarken önceden rezerve ettirdiği masada servis bekliyordur. Sosyolojik olarak bir toplumda gerçekten fakir insanlar “Şükür” diyor da doymak bilmeyenler “Açız” diyorlarsa çözüm bir avuç toprak…
Erdoğan ülkeyi uçuruma sürüklüyor
Çeyrek asır önce bir iki şeritli ol açılırdı ve toplum “Helal olsun hükümet, iktidar çalışıyor” derdi… Bu gün otomandan sonra boğazın altından diğer kıtaya geçen aracını park ettikten sonra 2 saat sonra önceleri 8 saat yolu YHT ile son istasyona inen kişi az ötede günlük kullanımı 700 tl olan lüks aracın içinden özel üretim akıllı telefonundan “Erdoğan ülkeyi uçuruma götürüyor” diye mesaj atıyor… Aslında o da doğru tüm uçurumlar viyadükler ile dümdüz edildi…
Kısacası Türkiye cidden batıyor…