GüncelGündem
Trend

Gitti Cumhuriyet; Geldi Kemalizm

Millî Eğitim Bakanlığı , Tanımı Yapılmamış Kemalizmi Okullara Rol Model Olarak mı Sunacak?

Türkiye’de yaşayan insanların bir asırdır yedisinden yetmişine en büyük öğrenilmiş çaresizlikleri Kemalizm ideolojisi ve bunun topluma yansımasıdır. Nedir Kemalizm? Gitti Cumhuriyet; Geldi Kemalizm

Kemalizm Kelimesinin Kullanımı Meşru mu?

Öncelikle M. Kemal’ den meşru olarak kullanım hakkı alınmış bir kavram değildir. M.Kemal ne bu kavramın tanımını yapmış ne de Kemalizm’in sınırlarını çizip bunun hayata geçirilmesi için bir vasiyet bırakmıştır.

Kemalizm kavram olarak resmi şekilde ilk defa 1931 yılında Cumhuriyet Halk Partisinin Programında yer almış ve kullanılmıştır.

Kemalizm ve bir başka ifadesi ile yerine ikame edilmeye çalışılan Atatürkçülük, Kemalizm kavramı M. Kemal’ den kullanım hakkı alınmadan kullanılan kullanımı meşru olmayan bir kavramdır. Bu durum bir niyet okuma ya da bir tarihi vesikayı inkâr etme değil bilakis herkes tarafından kabul edilmesi gereken sosyal bir gerçekliktir.

Ülkemizde yürürlükteki ve de sabık anayasaların hiçbirinde Kemalizm ibaresinin yer almadığı açıklamadan varestedir.

Ne acı ki tanımı yapılmamış ve sınırları çizilmemiş bir Kemalizm kavramı toplumun kâbusu olmuştur. Âdeta Kemalist ideolojiye sahip olmayan kişiler bu ülkede bir asra yakın zamandır terörist muamelesi görmüştür. Ya sev ya terk et gibi ne mantıkla ne de vicdanla temellendirile bilinecek bir nefret ateşi tutuşturulmuştur.

Bir bireysel tercih olan M. Kemal’i sevmek toplumsal ve kurumsal bir tabu olmuştur. Oysa ne bizim mevcut anayasamızda ne bir başka toplumların anayasalarında rasyonel olarak bir kişiyi hatta bir lideri sevmek sorumluluk; sevmemek de ne bir suç ne de bir kabahat olarak mevzuatta asla yer bulmamıştır.

Bir asra yakındır bu toplumun inanç ve örfüne göre çocuklarına ve gençlerine eğitim ve öğretim verilememesinin önündeki en büyük engel Kemalizm Tabusu olmuştur. Bu tabuya başkaldıranlara karşı ise zaman zaman maddi zaman zaman da manevi şiddet uygulanmıştır.

Kemalizm Bir Tabudur

Kemalizm Tabusu toplumda ağır hatta çoğu zaman zararı telafi edilemeyecek travmalara sebep olmuştur. Aslında sorun 25/07/1951 yılında kanunlaşan 5816 Sayılı Atatürk’ü Koruma Kanunu değildir. Şu sebepledir ki bu kanun zaten hem ulusal hem de uluslararası hukukta suç sayılan hakaret suçunun özelleştirilmesinden başka bir şey değildir. Oysa 5816 Sayılı kanun Kemalistlerin elinde maymuncuk gibi kullanılmaktadır.

Düne kadar muhafazakâr kesimin uzak durduğu Kemalizm adeta bugün sahiplenilmektedir. Kemalizm’in hamisi ve hadimi olduklarını telkin ve ikrar etmektedirler. Sebep ne ideolojik mi değil…Tek açıklaması var bugün abdestli insanlar ardı ardına Kemalizm’in savunucuları olduysa tek düşündükleri konfor alanlarıdır…Ne altı ok önemlidir ne de M. Kemal’e karşı derin bir muhabbetleri vardır…

Elbette durup dururken enfeksiyon kapmış bir yarayı tırnaklarımla kaşımak istemem lakin ciddi opere edilmesi gereken ve her geçen gün kangrenleşen bir sorunumuz var Kemalizm…

İlk önce kendilerinin Kemalist olduklarını ifade edenler bu kavramın anlamını ve kavramın sınırlarını mutabık olarak kabul edip bunu kamuoyu ile paylaşmalıdır. Şahsi görüşüm bu sorumluluğu Atatürkçü Düşünce Derneği’nin söz sahibi olan kişileri yapmalıdır ya da CHP Genel Başkanı yapmalıdır…

Kemalizm kendi içinde ciddi bir paradoks ile karşı karşıyadır…Hem Çağdaşlaşmayı savunmak hem de bir asır öncesini günümüze rol model yapmaya çalışmak bu nasıl açıklana bilinir?

Cumhuriyete Doğru’nun Örtük Mesajı Kemalizm mi?

Bu yazıyı kaleme almaya iten temel gerekçem şudur…Milli Eğitim Bakanlığı bazı danışmanların telkin ve teşviki ve Cumhuriyetin 100. Yılı bahane edilerek okullarda öğrenci -öğretmen boyutunda Kemalizm’i yaşatmak için bir çok projeye imza atıldı kimine ciddi bütçeler harcandı kimisine de ticari ve ideolojik maslahatlar gözeten sponsorlar bulundu.

Bu toplumun inancını ve örfünü hedef alacak projenin adı “Cumhuriyete Doğru” kod ve motifli ile pazarlanmaktadır. Hem de politikacısından, bürokratına, bürokratından teknokratına varıncaya kadar uzun soluklu etkin ve yaygın bir toplumsal dönüşüm start aldı.

Aslında Kemalizm denilemediği için Kemalizm’e Cumhuriyet abası giydirildi. Bir an durup düşünülseydi “Cumhuriyete Doğru” sloganının sosyal gerçeklikle örtüşmediğini anlayacaklardı lakin ideoloji şehveti zihinleri dumura uğratmış olmalı ki…

Sanki ülke krallıkla ya da küresel iletişimlerin telkini ile etkin ve yaygın kullanılan totaliter bir yönetim ve despot bir yönetici ile ülke yönetiliyor olmalı ki Cumhuriyete özlem duyuluyor gibi il il “Cumhuriyete Doğru” oyunu ile zihinler ve gönüller tahrik ve taciz ediliyor…Çok yakında bir sanatçı kalkıması ile okullar Kemalizm’in kalesi ilan edilecek ve buna karşı çıkanlar politikacı ya da bürokratlar terörist olarak damgalanacak yara kangrenleşiyor … Kirli planlar bilinse bu kadar “ama, fakat” ile başlayan maslahat hesapları ile süreç normelleştrilirse artık okullarda öğretmenelr arasında Kemalizm kavgasının fiitli ateşlenecek…Kemalizm meşru ve tanımı yapılmmaış kavram olduğu için politikacıar ve bürokratlar asla kabul etmemelidir…Yoksa her renkten öküzleri teker teker yiyecekler…Akabinde sporcular ve özellikle bahar ayı ile birlikte sonra ise okullarda öğretmenler öğrencileri NewAgeKemalizm için tahrik edecekler…Kısacası Kemalizm kod ve motifi taşımayanlar , taşıyanalr tarafından tahrik edilecek …Bunlar bir gaybı taşlama değil bir toplumbilimci öngörüsüdür…Rabbim hayra tebdil eyleye …

Açık mesaj; 10 yaşında olup halen soyut düşünme tam olarak gelişmemiş bir çocuğa Kuvayi Milliye Mücadelesinin anlatımı; örtük ve bilinçaltı mesaj Kemalizm’i siz yaşatacaksınız…Varlığınızı M. Kemal’e borçlusunuz… Kurtarıcı ve yaratıcı paradoksu oluşturularak ailede  verilen kodlama silinmeye çalışılacak…Aileleriniz M. Kemal hakkında farklı düşünebilir lakin unutmayın ki bugün yaşıyorsanız bunu M. Kemal’e borçlusunuz telkini yapılıyor hem de tüm illerde …

İl İl Dolaşan Kemalizm

Öğretmenlerin Cumhuriyetin Yüzüncü Yılı misyonları her öğrenciye bu sevgiyi zihin ve gönüllere zerk etmek olacak…Önümüzdeki günler yine Kemalizm Tabusu etkili 5816 Sayılı Kanun gerekçeli öğretmenlere ve idarecilere ciddi mobbing ve yaptırımlar gündemde olacak.

Kemalizm hakkında menfi hatta şüpheci ifadeler kullanan kim olursa olsun cezalandırılacak…Müneccim misin? Hayır efendim derdim var ve derdi olana malum oluyor…O halde bekleyin

Tamam M. Kemal’e hakaret eden küfreden cezalandırılsın makul bir şekilde…Fakat mantıksal olarak analitik ve eleştirel düşünme ürünü cümlelerle eleştirenler de rahat bırakılsın…

Tamam M. Kemal Kuvayi Milliyeyi başlatan komutan olarak öğretilsin lakin varlığınızı M. Kemal’e borçlusunuz telkini ile zihinler iğdiş edilmesin…

Bir asır geçtikten sonra bir asır öncesinin ilke ve inkılapları bu topluma temcit pilavı gibi sunulmasın…Ne yani şapka giyenler asılacaksa Cem Yılmaz’dan mı başlanacak…Yeni harfler kullanılacaksa bugün kullandığımız Osmanlıcamı? Halkçılık esas alınacaksa Türkiye İş Bankası’nın varlığı 80 milyona eşit şekilde pay mı edilecek…Laiklik gelecekse o zaman görevindeki halife hangi ülkeye sürgün edilecek…Çağdaşlık esas alınacaksa o zaman Atatürkçülük ilke ve İnkılapları tedavülden kaldırılacak mı?

Kim olursa olsun dünyada Allah’ın takdir ettiği zaman kadar hüküm sürebilir. Tüm ölen liderler gibi M.Kemal ’de ölmüştür ve sonsuza kadar yaşaması mümkün değildir…Ölümden mümteni olan illa Allah’tır…Bir liderin sonsuza kadar yaşayacağına inanmak ya  dindir ölmeyeceğine inanılan ilahlaştırılmıştır ya da  ciddi bir zihinsel  saplantıdır.

Millî Eğitim Bakanlığı hangi maslahatla öğrencilere hatta çocuklara sınıflarda ya da törenlerde tanımı bile yapılmamış Kemalizm ki bu bir tabudur mantıkla temellendirilemeyeceği gibi asla bir başka düşüncenin varlığına yani eleştirilmeye asla açık olmayan zihinsel saplantıyı telkin ve dikte etmekle bu topluma neyi kazandıracaktır?

Kimse M.Kemal’i Sevmeye Zorlanamaz Özellikle de Çocuklar…

Kimse M.Kemal’i sevmek zorunda değil …Kimse bir asır önce  bu toplumun inancı ve örfüne savaş açıldığı adına inkılap denilen aslında tarih kitapları ile kayıtlı despotizmi öğrenmek zorunda değil… Öğrenecekse de  tarihsel gerçekler örtülerek değil açılarak öğretilmelidir.

Bu ülkede sadece yeni bir alfabe getirilmedi kadim alfabeyi öğrenenlere ve öğretilenlere zulmedildi. Açılsın devlet arşivleri ve nerede kaç kişi malum ifadesi ile eski yazı öğrettiği için ya da öğrendiği için cezalandırıldı…

Bu ülkeye ecnebilerin giydiği kılık kıyafetler getirilmedi sadece…İnancının gereği sarık saran nice alim şapka giymediği için darağaçlarına çekildi ya da zindanlara sürüldü…

Bu ülkeye sadece laiklik getirilmedi…Laikliğe inanmayanlar bunun inancımıza aykırı olduğu telkin eden fetva veren alimler bedelini kanları ile ödedi…Rabbim hepsinden ebeden razı olsun…

Çağdaşlığın en büyük göstergesi dönemi bilim laboratuvarları değil baldırlarına kadar soyulan kızların yaptıkları gösteriler oldu …

Kemalizm sadece tarihsel geçmişi ile değil pedagojik yönüyle de bir toplumun eğitim ve öğretimin mihenk taşı olamaz…Şöyle ki Kemalizm kendisinin dışında hiçbir düşünceye asla tahammülü yoktur…Eleştirel düşünceye karşı olduğu kadar analitik düşünceye de karşıdır…Kemalizm düşüncenin tabulaşmasıdır…Tabular ise okullarda öğrencilere telkin edilmek için değil yıkılmak için kullanılmalıdır.

Milli Eğitim bu toplumun inancı ve örfü ekseninde bu toplumun dünya ve ahiretinin maslahatına değer veriyorsa hem kültürel hem de akademik alanda Kemalizm diktesinin zorlanmasından bunun dikte edilmesinin hamisi ve hadimi olmaktan uzak kalmalıdır.

Cumhuriyet mi Kemalizm mi?

Örtük yani gizil olarak Kemalizm yerine Cumhuriyet kod ve motifini kullanmak ne niyetleri kamufle edebiliyor ne de Cumhuriyete Doğru sloganını mantıksal olarak temellendirebiliyor… Bu toplumda Cumhuriyet Meclisin Kuran ve salavatlarla açılmasıdır…Cumhuriyet ülkenin dört bir yanından alim insanların sarıkları ile meclise davet edilmesi onlardan kanaat önderliği yapılmasının istenmesidir. Cumhuriyet ilk anayasanın kırmızı çizgisi “Devletin Dini İslam’dır” yazılmasıdır…

Cumhuriyet dinin yerine aklın konulması değildir. Cumhuriyet insanların inanç ve örfüne karşı despotik şekilde zulüm yapmak değildir. Cumhuriyet kız öğrenciler ile erkek öğrencileri aynı yatakhanede yatırmak değildir. Cumhuriyet “Kim ki Kuran öğretir ve öğrenirse canı da malı da helaldir” demek değildir…Cumhuriyet başörtülü kadınlara yobaz damgalaması yapmak değildir zira M. Kemal’i eşi de başörtülü bir hanımdır…O zaman bunların adı nedir? Kavramsal olarak tanımlaması yapılmamış Kemalizm’dir…

Artık anaokullarında daha henüz somut düşünce becerileri tam olgunlaşmamış çocuklara Kemalizm’i zihinlere zerk etmek   “Kurtarıcı” hatta “Yaratıcı” telkinleri ile zihin şemalarını bozmak ne eğitimdir ne de öğretimdir …

“Cumhuriyete Doğru” oyunundan sonra “Gitti Cumhuriyet; Geldi Kemalizm” oyunu için Millî Eğitim Bakanlığı yakında sponsor arayışına girebilir!

Ercan Harmancı

Sosyolog / Eğitimci

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu