GüncelGündem
Trend

MEB Sapıkları Koruyor mu?

Milli Eğitim Bakanı Neden Bir Sapığı Korur?

İnsan medyaya düşen haberlerden sonra “ Milli Eğitim Bakanlığı Sapıkları Koruyor mu?” diye düşünmeden yapamıyor… Sosyolojik olarak öğretmen bir toplumun mimarıdır. Bu tüm toplum ve inançlar için tartışmasız bir gerçektir. Dünya tarihiyle toplumlara şahitlik etmiştir ki suçun adeta prestij göstergesi olan toplumda bir işin erbabı öğretmen çıkmış ve toplumu temizleyivermiş…

Milli Eğitim Bakanlığı ve Okullardaki Sapıklık Haberleri

Öyle toplumlara şahitlik ettik ki asırlık inanç ve örf zenginliğini, toplum düzeninin tanınmayacak kadar ifsat etmiş öğretmenler…Bunun felsefesine girmeyeceğim; çünkü üzerinde zihin fırtınası yapılacak değil bir an evvel kangrenleşen yaraya müdahale edilmesi gerekmektedir…Sadece bakanlık değil   aile, alimler, yöneticiler el birliği ile bu sorunu çözmelidirler…

Bir toplumun ekonomisi bilemediniz 3-5 yılda düzeltile bilinir; bir toplum 3-5 yılda büyük teknolojik atılımlar gerçekleştirebilir…Bir toplumun hukuk sistemi 3-5 yılda ıslah edilebilinir…Lakin bir istisna vardır ki bir toplumun ıslahı için en az çeyrek asır belki de ifsadın etkinlik ve yaygınlığına göre bir asır gerekir…

Ben yarım asırlık ömrümde şunu gördüm hep şikâyet edilen bir eğitim sistemi…Bundan kim şikâyet ediyor ümmi olandan akademik aşamaların hepsini tamlamış bilim adamlarına kadar herkes…

Hiç Düşündünüz mü?

Hiç düşündünüz mü bu ülkede çeyrek asra yakın iktidarlık döneminde Milli Eğitim bakanlarının görev süresi en fazla 3 yıl olmuştur. Bunun bir istisnası vardır o da H. Hüseyin Çelik altı yıla yakın görev yapmıştır. Görev süresince ne yapmıştır Gülen referanslı kişileri bakanlığa yerleştirmiş; Gülen referanslı olanlar bir gecede tek kararla okullara Gülen Hareketinin hizmeti için idareci olarak yerleştirilmiştir.

Yine Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan birçok bakanlıkta başarılı olduklarını ikrar ederken “Milli Eğitim’de istediğimizi yapamadık” itirafında bulunmuştur.

Şimdi asıl meramımıza gelelim …

Bir yerde edepsiz bir öğrenci varsa bil ki yanından yöresinden edepsiz bir öğretmen geçmiştir…

Ercan Harmancı

Öğrenciler Eğitim Sisteminin Günah Keçisi mi?

Özellikle Z Kuşağı telkininden sonra öğrenciler adeta eğitim sisteminin günah keçisi ilan edildi. Tüm suç edep adap bilmeyen öğrencide denildi ve bu durumun acı yanı buna en çok kendisini inandırmış olanlar ise okuldaki idareci ve öğretmenler oldu…

Kabul edilir ya da edilmez bana göre öğrenciyi etkin ve yaygın şekilde suçlayan öğretmen aslında kendi suçunu inkara çalışarak kendisini temize çıkarma savunmasıdır.

Evet hiçbir toplumsal olay tek faktörlü açıklanamaz nicel ve nitel farklılık düzeyinde birçok olay bir toplumsal olayda yadsınamaz bir etkisi vardır.

Toplumsal olaylarda sorunu çözmek için sorunun üzerindeki etkisi olan tüm olaylara odaklanılırsa sorun çözülmeyeceği gibi daha da içinden çıkılmaz hale getirilir.

Elbette birçok kurum ve kuruluşta zihinsel ve duygusal sapkınlık olaylar yaşanmaktadır; yaşanılacaktır da… Öncelik ve önem sırası yapılmayan her insani eylem sorunu çözmek yerine daha da derinleştirir.

Özellikle Web 3,0  teknolojisinden  sonra etkinlik ve yaygınlık kazanan akıllı telefon kullanımları bu sapkınların en büyük tetikleyicisi olmuştur.

Okullardaki akıllı cep telefonlarının yasaklanmasının gösterilen sebebi gölge sebep ders işleyiş konforunu bozması ya da sınav güvenliğini tehdit etmesi olarak gösterilse de asıl sebep okullardaki sapkın davranışların kontrolden çıkmasıdır.

Öğretmenine İftira Atma…

Özellikle 2014 yılından sonra beklenmedik boyutta akıllı telefonlar üzerinden yapılan cinsel mobbing ciddi boyutlara ulaştı. Önce bu durum kurum ve makam maslahatı öncelenerek bu sorun bastırma savunma mekanizması ile “Olmaz öyle şey” denilerek özellikle öğrencilerin okula ve öğretmenlere karşı güven düzeyini daha da düşüren hatta “Çık dışarı öğretmenin hakkında nasıl öyle ifade kullanıyorsun” denilerek öğrencilerde gizil bir öç alma tepkisi geliştirildi. Aslında bu kimi öğrenci de ahlaksızlığı meşrulaştırdı kimi öğrencide de okula saygı göstermeme okul kurallarını hedef alma gibi tepkiler ile kalıplaşmış tutumlara dönüştü.

Okullardaki ahlaki dejenerasyonun tek sorumlusu elbette okul idarecileri ya da öğretmenler değildir. Lakin bu hastalığın yaygın hale gelmesinin ilk vebali okul idarecilerine aittir. Sosyolojik olarak okullarda ahlaki bozukluk ile ilgili şikayetler ilk sırada olsa da bunun idari ve adli sürece yansıması ise ilk onuncu sırada bile değildir.

İnsanlar sadece kurumsal işleyiş ve verim eksenli düşünürse, kul hakkı, din günü gibi kriterler önemli ama öncelikli olmazsa örgüt sosyolojisine göre hiçbir idareci kurumundaki sorunların ayyuka çıkmasını istemez mümkün mertebe değişik savunma mekanizmaları ile zihnini ve gönlünü teskin ederek bu yaşananları kamufle ederler…

Sapıkları Okul Müdürleri Neden Korur?

Gayri ahlaki davrananlara karşı en yaygın tepki “Hocam ben asla inanmıyorum lakin öğrenciler sizin şöyle şöyle…” diyerek söze başlamaları adeta bu cinsel sapkınlığa garantörlük yapmak anlamına gelmektedir.

Oysa okul müdür ile paylaşılan kayıtlar okul müdürünün elindeyken böyle bir davranışa girmesi sadece makam konforunu düşünmesinden başka gerekçe ile temellendirilemez daha kötüsünü düşünmek bile istemiyorum.

Zihnime hemen gelen şu durumu da sizle paylaşayım. Eğitim – Öğretim yılı başında bakan tarafından açıklanan “Artık veliler okula önceden randevu alarak gelecek!” kararının gölge nedeni yine öğretmenin ders işleyiş konforunu korumak adına açıklansa da gerçek ne …Öncelikle şunu belirtelim ulusal ve uluslararası pedagojide bir ilke vardır “Saç Ayağı ilkesi” yani Okul – Öğrenci ve Veli bu üç ayak koordineli şekilde çalıştığında optimal verimin elde edileceği kabul edilmektedir.

Birçok Avrupa ülkesinde veli öğrencisinin sınıfında oturup ders işleyişine gözlemci olarak bile kabul edilmekte bunun hem akademik hem etik ciddi kazanımlar olduğu deneysel çalışmalar ile de ortaya konulmuştur.

Bakanlığın bu kararının asıl gerekçesi ise okullarda yaşanan ahlaki sapkınlıklar artık     Web 3.0 ile artık kolaylıkla ulaşılabildiği için bu durum için bazen okul idaresine bazen de öğretmene hesap sormak için gelen aliler sorununu veliyi okul dışında tutmak için alınan bir karar oldu elbette açıklanamazdı…

Sadece Bu Hafta Haberi Yapılan Sapık Öğretmenler … Ya Haberi Yapılmayanlar…

Daha bu hafta yaşanan ve sadece bir hafta içinde ulusal basına düşen bu durum 81 il yüzlerce ilçe binlerce okul boyotunda düşündüğümüzde bu sorunun ne kadar kangrenleşmiş olduğunu okuyanlar teslim edecektir.

İlk olayın detayını buradan  isteyen okuyabilir…Bakanlık böyle bir karar almasaydı okullardaki güvenlik “İzinsiz ve gerekçe belirtmeden giremzsizniz”demeseydi bu veli hesabı bir kafede değil okulda soracaktı…Sapık öğretmenin savunması ise “Ama ben öğrencinin 16 yaşında olduğunu sanıyordum ve  kendi de istekliydi” kan dondurucu bir ifade…Daha acı olanı  bu öğretmen okul idaresine kaç kere şikayet edildi  bunun kaydı yok … İlk sapığın gerekçesi “Ben kızın 16 yaşında olduğunu sanıyordum ben buna zorlamadım”

İkinci yaşanan olay ise artık öfkemizi bakanlığın ilgili ve yetkili makamlarına yönlendiriyoruz artık kim nasıl alınır bilmem ama örgüt sosyolojisine göre organize bir sapkınlıkla karşı karşıya kalıyoruz…Bunu biraz detaylandırarak yazacağım çünkü   durumun ne kadar alçakça olduğunu görmemiz gerekiyor…Bu sapığın savunması “Ben bir erkeğim ihtiyacım olamaz mı?”

Sapık Öğretmenlerin Korunması İçin Okulları mı Değiştiriliyor…

Bir okul müdürü taciz değil okul ortamında yasak aşk yaşıyor zina yapıyor mahkemeye neden yaptığının gerekçelerini sunuyor…İlgili ve yetkili makamlar bu kadar ortada  olan bir sapkınlığa  ne ceza  veriyor “Bir başka okula  öğretmen olarak görevlendirilmesi” cezası veriliyor…Bunun anlamı şu sapıklık MEB bu sapık kişinin hamisi ve hadimi oluyor…Lakin basına düşen adli mercilere intikal eden bu olay  şimdi Erzincan Valisi  o dönemde ise Milli Eğitim Bakanlığı’nda görevli tüm memurlardan sorumlu Personel Genel Müdürü Hamza Aydoğdu tarafından ya haberi yapan haber sitesine tekzip  hakkını kullanmalı ya da  zina yapanbir müdürün nasıl öğretmen yapıldığının adli ve idari gerekçelerini kamuoyu ile paylaşmalıdır.

Oysa sadece bir kere hatta öğrencinin tahriki karşısında dayanamayıp tokat atan öğretmen 25 yıllık emeği ve itibarı hiçe sayılarak pedagojik yetersizlik denilerek mesleğinin elinden alınması …Bu olayla kıyaslandığında vicdanla nasıl temellendirilebilir?

Verdiğim linki okuyanlar şu an o ruh hali ile bu kişilerin öğrencilerinin dersine girdiğini düşündüğünde “Bana ne canım o onun kişisel hayatı, dersini çok iyi anlatıyor” diyebilir mi, der mi? Yoksa o okulun kapısına mı dayanır…

Kısacası bu durum tüm bu açıklamadan varestedir … Evet, müdür bey böyle bir ceza aldı … Biz de okul müdürlüğünü elinden aldık…Bir okula öğretmen görevlendirdik… Bu kişi öğretmen iken de aynı olayı hangi cesaret ve güçle yapıyor insanın aklına şu cümle geliyor zihne gelenler ulusal ve uluslararası hukuka göre cezalandırılamaz çünkü suçun maddi unsurunun gerçekleşmesi gerekir…

Ben Din Gününe Hazırım Milli Eğitim …

Şimdi sen memur olduğunu unutarak bu yazıyı yazdın yarın hakkında açılacak soruşturma için hazır mısın? Evet, şayet makamlarda oturanlar altı yıl önce ben kapıyı tıklattığım için ve bir imma hatip otaokulu okul aile başakanı olarak beden eğitimde dersin işleyiş ve ders kıyafetleri inancımıza göre düzenlensin dediğim için #SapıkÖğretmen olarak damgalayan ve öğretmenlik itibarına uygun değil denilerek kişiliğime, mesleğime ve de sağlığıma kast edenler dini günü bunun cezasına hazırsa ben de açılacak soruşturmaya hazırım…

Bir başka yazımda bu sorunun nasıl çözülebileceğine neler yapılması gerektiğine dair düşünceleri mi paylaşacağım…

Sosyolog / Eğitimci

Ercan Harmancı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu