- Coca Cola sadece bir içecek değildir.
Selamı kelama bağladıktan sonra bir birlerimizin hakkına girmemk için sizden istirhamım bu yazımı okumadan önce Dostumuz israil(!) ve Hawara başlıklı yazıları okumanız bu yazıyı yazma niyetimi daha iyi açıklayacaktır…
Coca Cola Boykot Edilebilir mİ?
Coca Cola sadece bir içecek değildir. Coca Cola hatta sadece kültürel bir işgal kodu ve motifi de değildir. Coca Cola’yı bırakmak sigarayı bırakmaktan daha zordur…
Boykot Nedir?
Boykot sanırsam son günlerde arama motorlarında örümceklerin en çok odaklandığı kelime olmuştur. Boykot kelimesinin etimolojisine baktığımızda 19.yy ilk yarısına kadar uzanıyoruz. Caydırma, vazgeçme ve ilişkileri kesme anlamlarına gelen bir kavram olarak karşımıza çıkıyor.
Boykot kavramanı Gösteri ve Tüketim Toplumu öncesi ve sonrası olarak tahlil ve teşhis etmeliyiz ki tespitlerimiz sosyal gerçekliğe uygun olabilsin.
Öncelikle boykot olması için aynı zamanda, aynı mekânda yaşıyor olmanız gerekmektedir. Boykot “İlişkiyi kesmek” ise öncelikle toplumsal ilişkinin olması esastır.
İnancımız açısından ilk boykot Haşimoğlularına karşı yapılan boykottur. Mal alınmayacak, kız verilmeyecek birlikte eğlenilmeyecek…
Tüketim ve Gösteri toplumundan önce bir boykot ancak ilişkilerin kesilmesidir. Boykot güçlü olan tarafından yapılır. Hizmet ya da ürün almamak değil hizmet ya da ürün vermemek olarak tanımlanırsa daha gerçekçi bir tanım yapılmış olur.
Yazımızda odaklanmamız gereken nokta 7 Ekim ile başlayan ve İsrail’in kamusal alanları bombalaması ile baş gösteren boykot çağrıları olacaktır.
Gösteri ve Tüketim Toplumunda Boykot
Ve ülkemizde hatta küresel boyutta İsrail ürünlerine karşı boykot çağrısı yarım asırdan daha fazla süredir yapılmaktadır. Gösteri ve Tüketim Toplumu için boykot çok boyutlu ve katmanlıdır.
Önce şunu belirtelim gerçek boykotu İsrail Gazze halkına yapmıştır yapmaktadır. Zaten boykotun bir katmanı da zulümdür… İnsanlara temel ihtiyaçlarını bile vermemek hatta vermek isteyenlere karşı bile izin vermemektir.
Bir yerde boykot varsa yardıma izin vermemek vardır. Buradan da anlaşılacaktır ki biz İsrail’in mallarına boykot uygulamıyoruz İsrail Gazze mazlumlarına yıllardır boykot uygulamaktadır.
Boykota uymamak rasyonel kanunla suç haline getirilmiştir ülkelerin ulusal kanunları ile bir başka boyutu ise Çok Uluslu Şirketler ÇUŞ ulusal ya da uluslararası boyutta ürün ve marka kötülemesine karşı uluslararası hukuka göre suçtur ve bunun ciddi tazminatlarının örneği vardır.
Kişi olarak birini almayabilirsiniz almayacağınızı beyan edebilirsiniz lakin kriminal etiketlerle topluma almama çağrısı yapmak ciddi suç olarak tescillidir.
Bunun detaylarını uluslararası hukukçulara ve ticaret hukukçularına bırakıp ben sosyolojik boyutuna odaklanacağım. Öncelikle ülkemizde İsrail ürünlerine karşı yapılan formel bir boykot değildir.
Gösteri ve Tüketim Toplumu’nda küresel iletişimciler boykotu marka meşrulaştırıcı olarak kullanmışlardır. Tahmin edin bir asra yakındır en çok boykot edilen ürün ve markalar nelerdir? Bu sorunun cevabı Nike, Coca Cola, McDonald’s ve Nestle vb pekâlâ boykot etkili olsaydı markalar bir asırdır nasıl ayakta kalırdı?
Tüketim ve Gösteri Toplumu döneminden önce belirleyici olan ihtiyaçlardı oysa içinde olduğumuz toplumda belirleyici olanlar algılardır. Algılar size önceliğinizi değiştirebilir bu ne ile yapılır reklamlar ile yapılır.
Özellikle Coca Cola için 2005 yılında yapılan boykot sonunda ürün düşüşe değil yükselişe geçmiş en çok tercih edilen marka ödülü almıştır.
Coca Cola ve Ramazan
Coca Cola’yı bırakabilselerdi Filistinlilerin bırakması gerekirdi oysa en çok tüketilen içecekler arasında Coca Cola gelmektedir. Markalar reklama ağırlık verdikleri dönemler vardır Coca Cola için bu Hicri akışa göre hep Ramazan ayı olmuştur bu bir teamüldür. Ülkemizde Ramazan için kod ve motiflerden ilki iftar için okunan ezan, Ramazan Pidesi ve Coca Cola üçlüsüdür.
Kimse hakkıma girmesin ben masum düşüncenin ve tavrın düşmanı değilim lakin bir toplum bilimci olarak da topluma at sineği olmak gibi bir sorumluluğum vardır.
Biz ümmet olarak yaptığımız boykot değil öğrenilmiş çaresizliğimize karşı geliştirdiğimiz Bastırma savunma mekanizmasıdır.
Kimse şu acı gerçeği inkâr edemez “İsrail ürünlerine boykot” çağrısını bile İsrail eksenli marka ve firmaların ürünlerini kullanarak yapıyoruz.
Şu konuda rahatım iletişim ve bilişim ürünleri dışında içeceğinden giysisine varıncaya kadar İsrail eksenli bir ürüne ne seyyanen ne de periyodik olarak bir tercih yapıp ödeme yapmadım.1990 yılından buyana Coca Cola içmedim bu konuda rahat olarak cümle kurabiliyorum. Bu güne kadar kullanan kardeşlerimi de asla kınamıyorum sadece düşüncelerimi ve tespitlerimi paylaşıyorum.
Müessesemizde İsrail ürünleri satılmayacaktır
Yerel yönetimler özür dilemeleri gerekirken “Müessesemizde İsrail ürünleri satılmayacaktır” açıklamaları ile kahramanı oynamayı tercih ettiler…
Toplum olarak bu kararı algıya yenik düşerek takdirle karşıladık oysa kimse sormadı milyon litre Coca Cola ne olacak… İsrail dün başlamadı zalimliğe neden zalimin ürününü muadilleri varken tercih edip halkın parasını harcadın… Bence bu sorulmalıydı…
Şimdi bir başka soru bir sivil toplum kuruluşuna ÇUŞ’lerden biri markamı kötüledi diyerek dava açsa ki açabilirler buna karşı meşru bir savunma yapılamaz…
Coca Cola sadece bir içecek değildir. Coca Cola hatta sadece kültürel bir işgal kodu ve motifi de değildir. Coca Cola’yı bırakmak sigarayı bırakmaktan daha zordur…
İlki en kötü sigaranın bile içeriği bellidir oysa Coca Cola’nın içeriği bu güne kadar açıklanmamıştır. İsrail menşeli birçok ürünü herkes alıp kullanamaz lakin Coca Cola ise çocuklardan yaşlılara; ateistlerden radikallere; zenginlerden en yoksullara; okuma yazma bilmeyeninden Nobel Ödüllü bilim adamlarına kadar girmediği mecra yoktur. Coca Cola bir içecek değildir.
Coca Cola bir zihin kontrol aracıdır. Üzerinde en çok deney yapılan içecektir. Ve hastalıkların en büyük tetikleyicisidir. Tıbbın mutabık olduğu dünyanın en kötü maddesinin şeker yüklü gaz olduğudur.
Boykot ve Öğrenilmiş Çaresizlik Sendromu…
Gerçek boykot güçlü olanın zayıf olana karşı temel ihtiyaçlarına engel olmaktır. Ve İsrail zalimlerinin Gazze’de yaşayanlara karşı yaptığı sosyal olay bunun en manidar örneğidir. Yıllardır devam eden bu boykota uluslara ve uluslararası organizasyonlar bile engel olmamış ya da olamamışlardır.
Tüketim ve Gösteri Toplumu içinde yaşanan ve boykot olarak ifade edilen sosyal olay ise bir anlam kaymasıdır. Gösteri Toplumunda boykot temel ihtiyaç ürünlerine değil lüks ürünlerine karşı yapılır.
Hatta boykotu tetikleyen marka sahibi çok uluslu şirketlerdir. Çünkü boykotu öğrenilmiş çaresizliği beslemek için kullanıyorlar. Temel ihtiyaç maddelerine karşı yapılan boykotlar uzun soluklu hatta kalıcı iken tüketicilerin markalara karşı yaptıkları boykot periyodik ve kısa sürelidir.
İsrail mallarının boykot edildiği dönemlerde kazançları azalmadığı gibi üretim artırımı kararları alınmıştır. Boykot özellikle psikolojik savaş uzmanlarının tavsiye ve teşvik ettiği bir tepki hareketidir.
Boykot, çok uluslu şirketlerin ikamesi olmayan marka ürünlerin değerlerine finansal olarak zarar veriyor mu? Hayır, bunun ilk gerekçesi ikamesi olmamasıdır. İkincisi markaya olan güvenenin kesin inanç halini kazanmasıdır. Özellikle iletişim ve bilişim konusunda İsrail eksenli markalar rakipsizdir. Bu rakipsizlik önce zihinlerde sonra ulaşıbilirlilikte rakipsizdir.
İsrail – Gazze arasında yaşanılan sosyal olaylarda boykot ile protesto karıştırılmaktadır. Protesto 17.yy da gündeme gelen bir kavram yapılan bir eylemi bu daha çok kurumsal bir eylemi toplumun ya da sosyal grupların “Onaylamama beyanı” olarak kayda geçmiştir. Yapılan toplumun İsrail’e karşı yapacağı boykot değil protestodur. Protesto izinler alındığı sürece kişisel tercihler ile yapılması meşru iken boykot etmek ise ciddi ulusal ve uluslararası prosedürleri takip edip yerine getirmek gerekir ki kişisel olarak değil grup ya da toplum tarafından kurumsal izinle mümkündür.
En büyük sorunumuz inanç ve örfümüze uygun çok uluslu şirketlerin markalarına rakip olabilecek ikame ürünlerin ve markaların üretimin olmamasıdır. Ve bunu başaramadığımız sürece periyodik olarak öğrenilmiş çaresizlik içinde İsrail’i boykot çağrısı yapıp duracağız…
Bunu daha çok zaman ve maliyet gerektiren savunma sanayisinde başardık ama özellikle gıda ve giyim ve eğlence sektöründe başaramadık bunun sebebi sadece imkân sorunu değil zihniyet ve bağımlılık sorunudur ki kola kolay çözüleceğe de benzemiyor.
Okullarımızda neslimize inancımıza ve örfümüze uygun ve teşvik edici eğitim kazanımları verilmemektedir. Hatta tüm müfredat ile Kemalizm kalkanı ile inancımızın e örfümüzün kod ve motifleri aşağılanmış hatta terör ile etiketlenmiştir.
Altı asırlık kültürel kazanımlarımız adeta kanserli doku muamelesi görmüş… Milli Eğitim‘e bağlı okullarda inanca ve örfe altı asırlık dünya hâkimiyetine savaş açılmıştır.
Kısacası bu öğrenilmiş çaresizlik içinde daha çok ülke ve daha çok ürün ve de marka boykotu çağrısı duyacağız… Sorun iktisadi değil zihinseldir…
Ülkemizi bekleyen en büyük tehlike üretime karşı tüketimi tercih eden bir genç nüfus… Sorun markalar değil sorun ihtiyaçlarımızın önceliği karmaşasıdır…
Bugün gençlerin % 80 oranı çalışıp bedelini ödeyemeyeceği lüks ihtiyaçların müptelası olmuşlardır.
Rabbim halimizi hayra izzete ve berekete ve de rahmete tebdil eylesin …Emir sahibi yöneticilerimize de yakaza hali bağışlasın …
Medya İletişimci / Sosyolog