Kentsel Dönüşüm değil ; Kültürel İşgal!
Kent ve Toplum kavramları bazen bir birlerinin sebepleri olurken bazen de birbirlerinin sonucu olurlar. Kentsel Dönüşüm kavramı insanların zihninde inşaat ya da yıkıp yapma eylemini öncelikli olarak çağrıştırmaktadır. Kentsel Dönüşüm Projelerine neden ihtiyaç duyulmuştur?
Kentsel Dönüşüm kavramının ulusal ve uluslararası boyutta arka planına bakıldığında farklı bir talep sebebi ile ortaya çıkmıştır. Kentsel Dönüşüm ilk zamanlar toplumdaki elit kesimin toplumdan uzaklaşıp kendilerini yeni bir dünya inşa etme arzusudur. Rezidanslar, Kuleler ve Plazalar aslında psikolojik bir ego tatminin ürünleridir.
Kentsel Dönüşüm ve Rant
İlk zamanlar bireysel bir tercih ve ihtiyaç için tercih edilen Kentsel Dönüşüm küresel iletişimcilerin dikkatini çekti. İlk çıkışında bireysel boyutu olan bu dönüşüm zamanla toplumsal bir boyuta taşındı. Bu sosyal gerçeğin kod ve motiflerinin ipuçlarını edebiyatımızda ve sinemada bulabiliriz. Yaşadıkları iskânları kentsel dönüşüm projelerine vermeyen ve bu konuda direnen anne babalar ile çocukları arasında ciddi bir kavga bu toplumun sosyal bir gerçeğidir ki bu kavgalar toplumsal hafızadan da asırlarca silinmeyecektir.
Aslında Kentsel Dönüşüm bir kültürel savaş ya da kültürel bir işgal girişimidir. Okuyanlar bu cümlemden sonra o kadarda abartma diyebilirler… Ben daha fazlasını yazmak için devam edeceğim… Merak edenler okumaya devam edebilir “Abartıyor ve saçmalıyorsun” diyenler burada okumayı bitirebilirler…
İlk zamanlar bir kişisel ego tatmini olan bu projeler daha sonra bir rant kavgasına dönüştü ve küresel iletişimcilerin dikkatini çektikten sonra da toplum mühendisliğinin bir enstrümanı olarak kullanıldı.
İlk aşamanın tahlil ve teşhisini psikologlara ve psikiyatr hekimlerine bırakalım ve devam edelim
Her ne kadar Cumhurbaşkanı rahmetli Özal ile ilk örneklerine şahitlik etsek de Kentsel Dönüşüm Ak Parti ile toplumsal bir sorun haline geldi. Birçok ilde bu kentsel dönüşümlere yeni yerleşim bölgelerine “Özalkent” isimleri verilmiştir.
Avukat ve İnşaat Mühendisleri…
Ak Parti politik örgütlenmesinde özellikle İnşaat Mühendisleri meslek sahiplerinin etkin ve yaygın olması aslında bir rastlantı değildir. Hatta bu dizayn kabul edilir ya da edilmez Gülen Hareketi Ak Parti’nin politik örgütlenmesinde iki meslek grubunu kendisine tutamak yapmıştır. Bu mesleklerin ilki Avukatlık ya da hukukçular ve inşaat mühendisleridir.
Neden avukatlar ve inşaat mühendisleri tercih edilmiştir? Himmet adı altında sağlanan finans kaynakları iki katmanlıdır. Zenginlerden toplananlar ve memurlardan toplananlar…
Memurlardan toplanan himmetlerin koordinesi öğretmenler tarafından yapılırken; zenginlerden toplanan himmetlerin koordinesi avukat ve inşaat mühendisleri tarafından yapılmıştır.
Kentsel Dönüşüm ile Rant kavramları arasında sıkı bir pozitif korelasyon vardır yani bir birlerini etkileyen ciddi bir etkileme ve etkilenme vardır. Kentsel Dönüşüm insanların daha rahat ortamlarda yaşaması ve bir sosyal devlet gerekliliği ile yapılmamıştır.
Kentsel Dönüşüm toplumun elindeki bir iskân hakkının alınıp kendileri için beş iskân hakkı oluşturma çabasıdır. Yıllarca sürekli sorun çıkaran evlerden modern evlere taşınmak kişilerin mantık hesabı yapmasını engellemiştir.
Kentsel Dönüşüm Projeleri ile yapılabilecek toplumu bir birine ötekileştirme eğitim ile yapılamadığı tespit edilmiştir. Ötekileşme varsa mutlaka bir yabancılaşma söz konusudur.
Kentsel Dönüşüm Projeleri Konya ve Hollanda
Politikacılar, bürokratlar ve teknokratlar şunu ısrarla düşünmek istememişlerdir. Konya kadar yüzölçümüne sahip Hollanda neden insanların toplu konutlarda yaşamasını tercih etmemiştir?
Kısaca bir mukayese yapılması için Hollanda’nın 41.543 kilometre kare yüzölçümü içinde yaklaşık 18 milyon insan iskân ediliyor ve bunun 500 bine yakını Türk vatandaşıdır. Hollanda’da toplu konut hele de yüksek yapılanma neredeyse yoktur… Toprağı olmayan evin bile tenekelerine toprak doldurulup tarım yapılır.
Konya’ya baktığımızda yaklaşık kalıcı ve geçici iskân ile birlikte 2,5 milyon insan 38.873 km² üzerinde meskûndur. Ne tarım arazilerinde iskân oranı ise akıllara durgunluk verecek kadar yüksektir. Bu da yetmezmiş gibi iskânların boş alanları üzerine kaç kat imar alabilirim pazarlıkları yapılmaktadır.
Türkiye ivedilikle iskân stratejisini değiştirmelidir. Devlet yine devletin vereceği kişiler arasında rant oluşturmayacak oranda arazi tahsisi ile tarım yapan üreten ailelere hem yardım hem de vergi indirimi muafiyeti getirmelidir.
Kültürel İşgal ve Kentsel Dönüşüm Projeleri
Asıl tehlikeli olan ise Kentsel Dönüşüm Projeleri üzerinden yapılan yapılmakta olan kültürel işgal stratejileridir. Kentsel Dönüşüm sadece komşuları değil aileri de bir birlerine karşı ötekileştirildi ve yabancılaştırıldı…
Kentsel Dönüşüm Projeleri ile birlikte toplumsal kontrol ortadan kaldırıldı. Kentsel Dönüşüm ile birlikte mahremiyet hassasiyeti rafa kaldırıldı. İnanç ve örf boyutunda komşuluk ilişkilerinin yara alması ve zamanla kangrenleşmesi elbette önemli bir toplumsal sorundur. Küresel iletişimciler küresel güçlere özellikle Toplu Konut ve Kentsel Dönüşüm tavsiyesinde bulunmuşlardır. Bu tavsiyenin en önemli beklentileri toplumsal hafızasının silinmesidir.
Kentsel Dönüşüm ve Toplu Konut üreten değil sadece tüketen bir toplum üretmiştir. Doyumsuzluk ve tatmin olmama insanları inançlarına ve örflerine karşı insanları ötekileştirmiştir. Sürekli daha fazla konfor alanı için daha fazla taviz ve daha fazla mutsuzluk…
Kentsel Dönüşüm ve Toplu Konut Projeleri ile gündeme gelen hapishanelerdeki nizamiye vizyon ve misyonu ile oluşturulan güvenlik birimleri insanlara güvenmeyi değil güvenmemeyi zihinlere kodlamıştır. Misafir kavramı başkalaşarak adeta müşteri gibi kabul görmüştür…
İnsanlar bir araya gelmemiş karşı karşıya getirilmiştir. Geleneksel iskan modellerinde 40 ev bir birini tanınırken toplu konut yaşam alanları ile kapıları bir birlerine bakan aileler bir birlerini tanımaz olmuş hatta bu tanımamayı kendilerine sorun olarak da görmemişlerdir.
Kentsel Dönüşüm ve Toplu Konut ile birlikte itaat ve toplumsal kontrol yerini isyan ve çatışmaya bırakmıştır. Kentsel Dönüşüm ve Toplu Konut ile boşanma ve ailelerin dağılması sosyal gerçekliği tavan yapmıştır. Çocukların babalarından ayrı yaşamları önceleri nadir bir sosyal olay iken günümüzde ise sıradan ve kabullenilmiş bir sosyal olay haline gelmiştir.
Toplu konutlar yaşam alanlarında yaşayan insanları ikna gücü ya da toplumsal dayanışma çökertilmiştir. İnsanlar toplu halde olduklarında ikna edilmeleri daha zordur oysa bireyleri ve özellikle de yalnızlaşan ve ötekileşen bireyleri ikna etmek daha kolaydır.
Hayırdır komşu bir sorun mu var…
Özellikle toplu konut yaşam alanlarında gece ve gündüz ayrımı ortadan kalmıştır. Bir yerde gece gece gibi ya da gündüz gündüz gibi yaşanmıyorsa bu sadece bir kişisel tercih değil ciddi bir toplumsal sorundur. Bir evde ışıklar sabaha kadar yanıyorsa ki hastası yoksa o evde yaşayanlar arasında ciddi sorunlar var demektir. Geleneksel iskan modelinde bir evin ışıkları alışılan ve kabullenilmiş zamanlardan sonra sabahlara kadar yanıyorsa ya kapısı çalınır “Hayırdır komşu bir sorun mu var” diye sorulur ya da insanlar sabahlara kadar ışığı yanan evdeki yaşayanlardan aileler korunmaya alınır. Çünkü bu ciddi bir toplumsal sorundur.
Kısacası Kentsel Dönüşüm ve Toplu Konut Projeleri ile sadece birileri rant sağlamıyor; toplumun inancının ve örfünün kodu ve motifleri ile bireyler ve toplumlar yabancılaştırılıyor. Politikacıların seçim beyannamelerine ısrarla ve öncelikli olarak aldıkları Kentsel Dönüşüm ve Toplu Konut Projeleri ya bir cehaletin ya da bir tezgahın ürünüdür.
Yüksek ve toplu yaşam alanları sadece bereketsizliğin değil zihinlerin dumura uğratılıp gönüllerin iğfal edildikleri alanlardır. Durun ve biraz düşünün Kentsel Dönüşüm ve Toplu Konut sorunlara çözüm mü üretiyor yoksa başlı başına sorun mu üretiyor…
Eğitimci – Sosyolog
yazar@ercanharmanci.com