GüncelGündem

Kişi Başına Milli Gelir Hurafesi

Per capita income…

Kişi Başına Milli Gelir Hurafesi… Bu kavramın her ne kadar iktisat alanı için kullanımı etkin ve yaygınsa da bu kavram en çok politikacılar ve medya tarafından kullanılmaktadır. Önce şu soruyu sorarak düşünmeye başlayalım… Bir toplumun ya da kişilerin kazançlarını aritmetik hesaplamalar ile belirleye bilir miyiz? Her ne kadar alanın uzmanı ve toplum tarafından sürekli “Kişisel Milli Gelir” hesapları yapılsa da aslında bu kavramın sosyal gerçeklik ile uyumu var mıdır?

İster geleneksel aile olsun isterseniz modern hatta post-modern aile olsun aralarında kan bağı olan insanlar bile aylık kazançlarını eşit şekilde bölerek yapılan bir hesap ile kullanmamışlardır ve kullanmamaktadırlar.

Bu kavram üzerine felsefe yapmaktan öte bu kavramın toplumdaki karşılığı üzerine birlikte düşünelim. İnsan kazancını hiçbir zaman yarı yarıya bir başkası ile paylaşmak istemez. Bu istek hem bireylerin fıtratında hem de tüm semavi dinlerin emir ve yasakların vardır.

Kominizim, belki de bu sebeple toplumlarda karşılık bulmamıştır. Ya da kominizim, toplumun kazancının toplum ile eşit şekilde paylaşılması için vicdanları rahatsız edecek uygulamalara başvurmuştur. Bu uygulamalar toplumsal tepki ile karşılaşınca bazen katliam boyutuna kadar gitmiştir.

Şimdi özellikle tüm bu mantıksal gerçekliğe rağmen insanlar neden sürekli bir ülke ya da toplumda kişi başına düşen bir gelir üzerinden talepte bulunurlar? Ve bu talep neden zengin kişilerden değil de devleti temsil eden kurumlardan talep edilir? Devlet zor kullanarak zenginlerin kazancından topluma bölüştürmesi makul ve meşru mudur? Bu aslında Kapitalizme karşı Komünizme sığınmak; kapitalizme karşı komünizmi meşrulaştırmak değil midir?

İktisattaki İfadesi ile GSYİH Ne Zaman Kullanılmaya Başlandı?

İktisattaki ifadesi ile GSYİH ne zaman kullanılmaya başlandı? Bu hesaplama ve bu istatistik özellikle Soğuk Savaş döneminde Amerika ve Avrupa’daki gelişmiş ülkelerin yeraltı ve yer-üstü zenginlik kaynaklarına sahip gelişmemiş ülkeleri sömürmenin meşrulaştırma aracı olarak kullanılmıştır. Aslında dünya geneline baktığımızda açlık ve yoksulluk kod ve motiflerini kullanalar gelişmiş ve zengin hatta bir adım daha öteye gidelim sömürgeci toplum ve devletler olmuştur.

Amerika’da ya da İngiltere’de milyon dolarlık malikânesinde yaşayan bir kişi ömründe bir an bile olsun “Afrika’daki aç insanlar için ne yapabilirim?” demese de sürekli açlık üzerinden onların sömürülmeye kendilerinin de onları sömürmeye hakları olduğunu ifade ederler.

Ülkemizde özellikle 1950 ile 2003 yılları arasında kullanılmadığı kadar “Açlık” “Yoksulluk” kod ve motifleri kullanılmıştır. Bunları kullananlar kimler aç ve yoksul olmayanlar; pekâlâ bu talepte bulunanlar o insanların açlığı ve yoksulluğu için ne yapmıştır? Koskocaman bir hiç…

Ekranlarda ve sayfalarda Türkiye toplumu yoksulluk hatta açıklık ile karşı karşıya haberlerine zihin olarak inanmadıkları halde tepkileri buna inandıklarını gösteriyor. Bunun birçok sebebi olabilir. Tüm bu sebepler içinde en güçlü sebep bir başka gelişmiş ülke toplumundaki kişi başına düşen gerilir…

Bir toplum neden bir başka toplumun alım gücü ile kendisini kıyaslar? Bu kıyaslama doğal bir kıyaslama mı yoksa bir propagandanın etkisi mi? İnsanlar hatta tüm gerçeği çıplaklığı ile bilen medya neden bir ülkedeki kazancı bir başka ülkenin alım gücü ile kıyaslar?

Sosyal gerçeklik olarak ekonomiyi olması gerektiği gibi mükemmel yönetse asla hiçbir zaman o toplumdaki insanlar bir birleri ile eşit kazanca sahip olamazlar. İlki hakikat ve inanç boyutudur ki benim için asıl olan da budur.

Rızık Nedir?

Rızık ve imtihan hiçbir insanın belirleyeceği iki kavram değildir. Çalışmak kazanmanın mutlak yeter şartı da değildir. Çalışabilirsiniz kazanırsınız lakin o sizin nasibinizde değilse onu kaybedeceksiniz. İsterseniz en sağlam sigorta ya da kaskoya sahip olsanız da…

Kişi Başına Düşen Milli Gelir bir kandırmacadır. Bu kavram bir propaganda aracıdır. Tüm insanların eşit kazanca sahip olmaları olsa olsa bir ütopyadır… Dünyanın hangi gelişmiş ülkesinin insanları bir birlerine eşit kişi başına düşen bir gelire sahiptir? Bu sorunun cevabı için saha çalışmasına gerek yok hiçbir devlet halkına eşit bir ücret veremez…

Alım gücü ister sıcak para ister kredi kartı ile ciddi şekilde artarken nasıl oluyor da her geçen gün insanların alım gücü azaldığı için yoksulluk hatta açlık sınırında yaşıyorlar?

Toplum bu hurafeyi fark ettiği an gerçekten sahip olduğu imkanları fark edebilecek ve içinde yaşadığı ülkenin değerini anlayacaktır. Kişi başına düşen milli gelirin -Per capita income PCI- en yüksek olduğu toplumlarda milyonlarca insan; devletin tuttuğu kayıtlarda “Evsiz-Homeless” olarak kayıt altına alınıyor?

Kısacası bu toplum PCI ile kaldırılamayacak kadar güçlü bir ekonomiye ve zengin bir yeraltı ve yer üstü kaynaklara sahiptir. Unutmayın dünyada sahip olduğunuz zenginliği ya da her gün harcadığınız parayı belirleyen tek güç vardır Er-Rezzak olan Alla (cc) ötesi hesapları kirli ve vicdanları kilitli insanların toplumu inandırmaya çalıştıkları hurafelerdir…

Kazancını sadaka olarak paylaşanlara selam olsun…

Eğitimci – Sosyolog

Ercan Harmancı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu