Hodri meydan… Buyurun…
Yıl 2017 Aralık 26 sadece ulusal medyada değil uluslararası medyada şahsıma yönelik “Bu sapık öğretmenden çocuklarımızı koruyalım” cümlesini ki karşılığı illa ateş olacak bir cümle duayen gazeteci A.Hakan Coşkun tarafından kullanıldı… Ve tabiri caizse yer yerinden oynadı…
Öncelikle bir Müslüman ve bir vebal olarak bir imam hatip ortaokulunun Okul Aile Birliği Başkanı olarak imam hatip okullarının misyon ve vizyonu ile uyuşmayan beden eğitim derslerinin müfredat ve işleyişinin gözden geçirilip yeniden re organize edilmesi için ulusal günlük gazete Milat Gazetesi’ndeki köşemden “Soyunma Odası” başlıklı yazımda dile getirdim.
Twitter hesabımdan imam hatip okulunda okuyan iki kızımın velisi hem de Okul Aile birliği Başkanı olarak paylaşımlarda bulundum.
İki paylaşım üzerinden linç edilerek itibar suikastına uğradım. Son sınıf bir hukuk öğrencisinin bile bildiği ulusal ve uluslararası mevzuatla koruma altında olan kişilik haklarımın ihlalini önce bidayet mahkemesi görmedi. Konya BİM Milli Eğitim Bakanlığı’na “Vicdan ilkesi ihlal edilmiştir” uyarısı yaptı. Millî Eğitim yetkililerin çok zoruna gitmiş olmalı ki karara herhangi bir hukuki mesnet göstermeden sade “Eksik İnceleme” gerekçeli temyiz başvurusunda bulundu.
Üst mahkeme olan Danıştay 2. Dairesi Konya BİM 1.İdari Dava Dairesi’nin hakkımda “Cinsiyet Ayrımcılığı” gerekçeli “Bir Yıl Kademe İlerleme” cezasını temyiz yolu kapalı ve kesin şekilde iptal ettiği kararı hiçe saydı. Bu yetmezmiş gibi yazıyı yazdığım tarihte bile TCK 216/2 gerekçeli malum eski 312/3 kanunu yani halkı kin ve nefrete kışkırtma suçu karşılığı olan 5 ay hapis cezası olan davam halen Yargıtay’da olup kesinleşmediği halde kesinleşmiş kabul edip istinaf mahkemesinin kararını bozdu.
Kısacası Ercan Harmancı sapık öğretmen olarak meslekten men edilmediği halde ve MEBSİS portalında Kariyer Basamağı: Öğretmen yazmasına rağmen sınıfta öğretmen olmamdan rahatsız olanları rahata erdirdi ilgili makamlar…
Ercan Harmancı Susturulmalıdır!
Ercan Harmancı hakkında yapılan hiçbir soruşturmada adli ve idari taciz, tahrik ya da cinsel mobbing ile ilgili tek bir işlem bile yapılmamıştır. Hatta soruşturmada ifadeleri alınan tüm öğrenciler “Ercan Hocamıza zulmedilmiştir; keşke her öğretmen Ercan Hoca gibi olsa” ifadelerinden sonra aşağıdaki beni savundukları cümleleri kullanmışlar… Gerçi, “Hocam öyle yapacaklarını bilseydik o cümleleri kurmazdık” diyen öğrencilerime gözyaşları şahitlik etti. Elbette ah yerde kalmaz…
Ercan Harmancı paylaşım yaptığı için cezalandırılmadı… Susturulması gerektiği için cezalandırıldı. Ve tek seçenekleri vardı kimsenin sahip çıkmaya cesaret edemeyeceği şekilde damgalamak…
Öğrencilerin şu iki ifadesi öğretmenlik itibarına uygun görülmemenin mesnedi yapıldı…Tabii ki de Rabbim soracak..
- Ercan Hocamız rahatsız ve elleri titrediği için ellerinin bize dokunmaması için ki bu kadar hassas bir hocamızdır. Bizim elimizden kalem bile almaz masaya bıraktırır öyle alır…
- Ercan Hoca sınıfa girerken “Evladım her ne kadar öğrencim de olsanız niyetimiz halis de olsa İslam fıkhının olduğu yerde niyet aranmaz ve adet görmüş her kadın ile bir erkeğin ki doktorluk mesleği hariç inancımızın sınırları vardır uymak üzerimize vecibedir. Ben sınıfa girerken üç kere kapıyı tıkladıktan sonra girerim siz de bu arada kendinize çeki düzen verirsiniz” diyecek kadar sıra dışı bir hassasiyete sahip bir öğretmendir.
- Ercan Hocamız bize bir beyaz zarf bir de pembe zarf vererek isteyen öğrenciye karışır istemeyen öğrenciye ise inanç konusunda ve ahlak konusunda karışmazdı. Buna ilk zamanlar anlam vermedik ama zamanla anladık ki öğretmenliğin inceliklerinden olduğun anladık. Hatta başta ben rahatsız oldum pembe zarf istedim ama daha sonra beyaz zarfa ihtiyacım olduğunu anladım ve hocamdan beyaz zarf ile pembe zarfı değiştirdim. Öğretmenimize okul olarak ayrı bir saygı duymaya başladık. Sınıfta öğrenciler dersine girdiği tüm sınıflar Ercan Hoca’nın karşısında ayak ayaküstüne bile atmayacak kadar değer verirlerdi…
Milli Eğitim yetkilileri ise bu üç olayı kız öğrenciye öğrenci olmanın dışında anlam yükleyerek onları küçük düşürücü davranışları öğrencilerin ifadeleri ile sübuta ermiştir… Bu sebeple “Cinsiyet Ayrımcılığı” bir öğretmenin meslek itibarına uygun olmadığı için kendisi 1 yıl Kademe İlerleme Cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir…
Gelelim şimdi…
Okullarda öğretmenlerle ilgili ne acı ki ayyuka çıkarılan ilk kabahat ve suç derse geç girdi ikincisi ise ders dışı konular anlatıyor…
Yine okullarda öğretmen ve idareciler ile ilgili en çok saklanan taciz ve tahrik ve de cinsel mobbing şikâyetleri…
Bu bir niyet okuma mı asla… Okullarda işlenen suç ve kabahatler için uygulanan idari ve adli yaptırımların yüksek kurullar tarafından affedildiği suç ve kabahat taciz ve tahrik ile ilgilidir.
Okullarda öğretmenlik ve idarecilik yapan kişiler teslim edecektir ki okullarda taciz ve tahrik suçunu işleyenler okullardan temizlenmiyor bir başka okula görev yeri değiştirilerek temize çıkarılıyor…
Özellikle Beden Eğitimi dersleri ve Beden Eğitimi öğretmenleri taciz ve tahrik ile haklarında idari ve adli işlem yapılan öğretmelerdir. Elbette bir meslek grubunu karalamak adına değil takdir edilecek nice öğretmenler de vardır.
2017 Aralık ayında bu toplumun inanç ve örf kod ve motifleri ile örtüşmeyen Beden Eğitimi derslerinin Beden ve Zihin Eğitimi olarak güncellemek gerekmektedir. Beden Eğitimi dersleri velilerin hassasiyetine uygun işlenmediğinde velilere bir başka dersin seçim hakkı tanınmalıdır.
Milli Eğitim’in Taciz ve Tahrik Dosyası Oldukça Kabarıktır.
Milli Eğitim Bakanlığı EBA üzerinden bir öğretmenin taciz ve tahrik ve de cinsel mobbing ile ilgili haklarında işlem yapılmış öğretmenleri görüp buna göre tercihini yapabilmelidirler. Bu hem çocuklarımızın hem de toplumun huzuru için zorunludur.
Oysa bugün okullarda öğrencilerin dersine giren azımsanmayacak oranda öğretmenler bu konuda sicilleri bozuktur. Hakkında birkaç kere işlem yapmış idari ve adli yaptırımlar yapılmış öğretmen sınıflarda görev yapıyor ve Milli Eğitim kurumsal konforunu kaybetmemek adına bu durum için üç maymunu oynuyor.
Çok eski zamanlarda değil muhafazakâr kabul edilen Ak parti iktidar döneminde bile taciz ve tahrikten ceza almış İl ve İlçe Müdürleri sözde Eğitim Uzmanı kadrosuyla koruma altına alınmıştır. Bunun haberleştirilmiş bir örneği İstanbul Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürü ki kendisi 2019 yılında emekli olmuştur.7-8 yıl süren adli süreçte bu kişi görevde miydi; değil miydi? Bu yalan bir haberse Milli Eğitim bunu ivedilikle yalanlamalıdır. Değilse o zaman da bu toplumdan geriye dönük de olsa özür dilemelidir…
Bir devlet kurumuna hem de Milli Eğitim Bakanlığı gibi bir bakanlığın kurumsal onuruna yakışmayacak birçok yüz kızartıcı olaylar sumen altı edilmiştir.
Ercan Harmancı yani bu yazıyı yazan ben meslek hayatı boyunca ne bir öğrenciden ne bir veliden şikâyet almamışken ulusal boyutta #SapıkÖğretmen olarak damgalanırken üç maymunu oynayan Milli Eğitim sadece makam ve koltuk konforu için mazlumların onurunu hatta canını hiçe sayarken… Bakın neler oluyor
Meslek hayatım boyunca hakkımda başlatılan üç soruşturma vardır üçü de idare ya da öğretmenler ile ilgilidir. Bir tanesini sizle paylaşacağım ki gündem olması için bugünden sonra elimden gelen ve varsa yapacağım bu acı gerçeği neden dile getiriyorum daha iyi anlaşılsın… Dünde hesabım kişisel değildi bugün de değil… Yoksa ben daha ilk gün yalanlardım teknik olarak ispat edin derdim çünkü bunu karatacak bilgi donanımına sahibim ama derdim ceza almamak değil bu ümmetin yarını ve gençleri…
Aynı okulda görev yaptığımız M.K isimli öğretmenden şikâyetçi olan ümmetin kızları okul idaresine defalarca şikâyette bulunuyor… Okul idaresi “Yok kızım” “Öyle şey olmaz kızım” “Yanlış anlamışsınızdır, niyeti öyle değildir” olay sadece bu okulda da değil… Ve okul imam hatip kızlar ümmetin kızları vakar ve hayâsına halel gelecek şeylere karşı şükür uyanıklar…
Bir kızımız geldi olayı bana anlattı… Sonra niyetlerinden ve dillerinden emin olduğum kızlar… Hocam el falınıza bakayım diyerek eli elimize uzatıyor… Bazı arkadaşlarımıza gel seni evine bırakayım diyor… Ve dahası… Dedim kızım okul idaresi ile paylaştınız mı? Dediler “hocam kaç kere…
Bir gün öyle bir olaya denk geldim ki kavga başladı… Dedim “Bir daha bu ümmetin kızlarının eline ve gözüne halel getirecek davranışta bulunursan bunun bedelini ödetecek öğretmenler olduğunu aklından çıkarma” dedim sesler yükseldi… Öğrencilerin biranda birikip tavrı ile uzaklaştı…
Kimseden teşekkür beklediğim için yapmasam da ümmetin kızları sevinmişti Rabbim ecrinden çıkarmasın o ecir inşallah şahidimiz olur…
Şimdi kızların ifadesi ile “Sapık öğretmen”; öğretmen itibarına(!) uygun sınıflara giriyor öğretmen itibarına uygun ama sapıklarla mücadele eden öğretmen sapık oluyor… Bilmem anlatabiliyor muyum? Bizim söz ustaları da “Hocam üslubun” diyor… Haaa burada şunu belirteyim beni susturmaya çalışan da bizzat Milli Eğitim’dir… Nasıl diyen Milli Eğitim Bakanlığı’nda ağırlanan sözüm ona haber atlayacak muhabir Birgün Gazetesi muhabirine sorsunlar…
Şimdi bu yazımdan sonra ki yazılarımda…
Benim kaybedecek; hesap yapacak mantık yürütüp “Ya boş geç; aman” diyecek durumum yok… Okullarda halen görev yapan haklarında taciz ve tahrikten adli ve idari ceza alan kişileri ifşa edeceğim. Sınıflar #SapıkÖğretmen virüsünden kurtulana kadar…
Bir partinin bir vekili çıksın ve sorsun “okullarda taciz ve sapıklıkla ilgili ceza almış halen öğretmenlik yapan çalışanlar var mı?”
Israrla ama inatla değil bu mücadele başladı ve devam edecek…
Ercan Harmancı
Eğitimci – Sosyolog