GüncelGündem

İtibar Suikastı ve Sosyal Leke

İtibar Suikastı ve Sosyal Leke Nedir?

Önce bilinmeyen kelimeden başlayıp bilinene; aşina olduğumuz kelimeye doğru bir dairesel düşünme gerçekleştirelim. Stigma, kelimesini birçok sosyolog gibi “Damgalama” olarak değil de “Sosyal Leke” olarak tanımlayalım. Damgalamak her zaman kötü anlamlar içermeyebilir lakin ; lekelemek başlı başına masum olmayanların niyetini açık ve net ortaya koymaktadır.

Kelimenin etimolojisine baktığımızda karışımıza Eski Yunanca sivri uçla dürtmek anlamına gelen stízō+ma  (Stigma) kelimesine kadar gidiyoruz. Dürtmek aslında kutsal metinlerde hep şeytan kelimesi ile birlikte  kullanılan bir kelimedir.

Dürtülen ya da sivri bir söylemle harekete geçirilmek istenen toplumun malum ve belirlenmiş bir kesmidir. Önce dürtme mi gerçekleşir; yoksa lekeleme mi bunu kesin bir şekilde belirlemek mümkün değildir. Bunun sebebi toplumsal gerçeklikler; deneysel gerçekler gibi tahmin edilebilen gerçeklikler değildir.

Elbette derin bir semantik bir bakış ile stigma kelimesinin üzerine gitmeyeceğiz. Stigma kavramı üzerine kuramsal bir beyin fırtınası da yapmayacağız.Hatta stigmanın anlamı üzerine düşünmeyi bu noktada bırakıp şunun üzerine düşünmeye başlayalım.  Stigma üzerinden inancını ifade eden insanlara karşı yapılan psiko-sosyolojik saldırıları “Sosyal Lekeleme” nedir, nasıl yapılıyor bunu ele almaya çalışacağız.

Malum çevreler bilinçli bir şekilde önce itibarı ile toplumun tutum ve hislerini sonra da  düşünce yapısı ve muhakemeleri  ile zihinleri ikna etme gücü yüksek kişi ve kişiler için damgalama yapıyorlar. Damgalamanın yani sosyal lekenin etkili olabilmesi için muhatabın mutlaka temiz ve masum olması gerekmektedir. Bu düşünceyi şu örnekle sağlamlaştırıp delillendirelim. Hırsızlık yapmakla malum biri için “Hırsız” damgalaması yapılır mı? Gerçekten namus pazarlayarak para kazanan biri için “Sapık” damgalaması yapılır mı? Yapılmaz…Yapılırsa hatta bu sayfalardanve ekranlardan haber olarak verilirse bu haberi yapanların medyatik prestiji varsa bile erozyona uğrar.

Damgalayacağınız ya da “Sosyal Leke” çalacağınız kişi mutlaka toplum tarafından kötü biri olarak malum olan biri olmamalıdır. İyi ve sevlen ve de gerçekten o güne kadar güvenilen biri olmalıdır  ki damgalama etkili olsun. Sapıklıkla, tecavüzle malum hatta bu sıfatla yığınla suçu sabit biri için toplumu dürte bilir misiniz, hayır? Malum olanın toplumsal tepki oluşturması neredeyse imkânsızdır.Hatta kuvvetle muhtemel  ters tepki olarak sosyal leke çalanlara dönebilir…

Tüm sosyal lekeler aslında birer ters kurgudur. Yapılması gereken bu ters kurguyu inandırıcı şekilde anlık olarak topluma güçlü ve inanılmaz kod ve  motifler ile uyarıcı olarak göndermektir. Zaten belli süre geçtikten sonra bunun bir zihin illüzyonu olduğunu herkes  fark eder lakin bunu herkesin bildiğine inandığı için bu tepkisini topluma yansıtmaz.

İnsanlara neden sosyal leke çalınır ya da damgalama yapılır? İlk beklenti susması içindir. İlki  ya muhatabınızı susturmanız gerekir ya da karşınızdakini konuşamayacak şekilde lekelemeniz lazım. Muhatabı susturmak ciddi bir donanım gerektirir.Zihinsel boyutta  güçlü argümanlarınız varsa sosyal lekelemeye başvurulmaz “Buyurun bunu açıklayın” şeklinde meydan okuma yapılır. Zaten damgalanan kişiler aslında sosyal leke çalanları hem güven seviyeleri hem de zihinsel muhakeme güçleri ile ciddi şekilde rahatsız etmiştir. Karşılarına çıkamayacakları için; muhataplarını karşılarına çıkamayacak şekilde lekelerler…Sosyal Lekeleme varsa bunun örtük anlamı korku duyulan bir durum var demektir. “Senin gücün beni korkutuyor” demenin bir başka yansımasıdır.

Sosyal lekeleme yapanların tek argümanları “Niyet okuma” eylemidir. Lekeleme  gündemde olan sosyal gerçeklik üzerinden bakmaya çalışalım. Medya ya da malum çevreler neden sürekli bu kod ve motifi kullanır ya da hep bu tepkiyi gösterir? “M.Kemal’e hakaret etti” bu damgalamanın yapılabilmesi için kişinin gerçekten küfürbaz birisi olmaması lazım hatta en efdali ağzından o güne kadar küfür çıkmamış biri olması gerekir.Bir başka sosyal gerçeklik var ki damgalama yapanlar genellikle en aşine oldukları sıfatlar ile damgalama yapar.Hırsız diye leke çalan hırsızlığa ; sapık diye lekeleme yapan da sapıklığa aşinadır hatta  bunu içselelştirmiş ve bu kavramlara karşıda zihinsel duyrsızlıkları yüksektir.Bu sebeple vicdanlarının seslerini  duymaz ve iftira atarken rahattırlar.

Sosyal lekeleme yapabilmek için mutlaka kutsallık ifade eden kod ve motifler seçilmelidir. Neden malum çevreler bir kişi hukuki olarak ulusal ve uluslararası hukukimetinler ile koruma altına alınmış inancını ifade ve yayma hakkını kullanınca “M.Kemal” ve “Laiklik” kod ve motiflerini lekeleme için gerekçe olarak kullanılır? Çünkü bu kod ve motifler kullanılmazsa sosyal dürtme gerçekleşmez.

Sosyal lekeleme yapmak için, sosyal leke çalanlar çift taraflı düşünürler bir tarafın uyarılması harekete geçmesi gerekirken diğer tarafın susması ve seyirci olması gerekir.Yoksa sosyal lekeleme  hesap verilmesi gereken hatta “Ağır Ceza Mahkemeleri” tarafından iş ve işlem yapılması gereken bir adli vaka olur.

Toplum ne zaman hakikat karşısında susmayı tercih Edebilir?

Toplumun ya da kişilerin  susmasının makul ve meşru olacağı durumlar var mıdır? Elbette, Rabbim ümmete o zilleti yaşatmasın… Cana, mala ya da namusa kast söz konusu ise susanları mazur görmek gerek.

İkinci susuş ise masumdur ne de meşrudur. Çünkü damgalama yapanlar şunun farkına varmışlardır. İnsanlar konfora alıştıklarında hatta konfora müptela olduklarında beklenen tepki hep susmak olmuştur. İşte malum çevrelerin sosyal leke çalmaları bu sebeple her geçen gün bir çığ gibi üzerime geliyor.Konfora alışan ve müptela olan toplum ile toplumsal değişim yaşamak çok zor hatta imkansızıdır.İnançları için tepki göstermeyenler konforları söz konusu olursa meydanları doldurabilir…

Kısacası toplayayım… Sosyal gerçeklik olarak bir damgalama varsa ve bu ümmetin yiğitleri her geçen gün ardı ardına damgalanıyo iftiralar ile sosyal lekeler çalınıyor biz de bunu izliyor isek  bunun en büyük mesnedi bizim konfora olan bağımlılığımızdır.

Suskunluğumuz kaç yiğidin itibarını ayaklar altına aldı? Bizim suskunluğumuz sebebi ile kaç yiğit hukuken mağdur iken mahkûm oldu? Sürekli şu gerekçe kullanıyor “Atatürk’e hakaret etti” hakaretin rasyonel ve pozitif hukuk da suçun maddi ve manevi unsurlarının sınırları kemiyet ve keyfiyet olarak belirlenmiştir. Evet, belki birileri gerçekten M.Kemal’e hakaret etmiş olabilir ya da hukuki olarak bir suç işlemiş olabilir lakin bu adli vakaların oranı nedir? Adalet Bakanlığı’nın ilgili birimleri bunu açıkladığında çok düşündürücü bir sosyal gerçek ile karşı karşıya kalacağız…Niyet okuyarak yapılan iş ve işlemler oranı % 90 gerçekten suç olanlar % 10 ortada bir niyet okuyarak cezalandırılan ve susturulan toplum var.Bunu kim inkar edebilir?

Oysa biri ki bu ben, o ya da biz olabiliriz “M.Kemal’i sevmiyorum” diye düşüncesini paylaşsa ki bir kişiyi sevmemek ulusal ve uluslararası Rasyonel  ve Pozitif Hukuk’a göre asla bir suç değildir. Hatta bir kişiyi sevmediğini ifade eden kişiye, sevmediğini söylediği için TCK’ye göre suç olan fiiller işlemek ne meşrudur ne de makuldür.

Muhammed (sav) sevmiyorum diyen kişiye “Muhammed’i (sav) nasıl sevmiyorsun terk et bu vatanı” demeyenlere ne hakla “M.Kemal’i sevmiyorum” diyenlere olmadık küfürler ve tehditler ile  sosyal lekeleme ve itibar suikastı yapıyorsunuz?

Ercan Harmancı

İnanın insanların dini, ırkı, dünya görüşü, politik tercihi ne olursa olsun hiçbir gerekçe ile insanların mukaddes olan namusuna ve ırzına asla dil uzatılamaz uzatılmamalıdır…

Bir dakika sonra bile hayatta olacağımıza garantimiz yokken gelin ortak bir paydada buluşalım yanlışları konuşalım, tepkilerimizi “Seviyorum” ya da “Sevmiyorum” şeklinde ifade edebilelim lakin kimsenin dili kimsenin namusuna ve itibarına uzanmasın…Kimse kimseye iftiralar ile  sosyal leke çalmasın…

Sosyal leke çalanlar konuşmaktan korkanlardır!Hani demokratik, hani liberral hani anlitik ve kritik düşünen bir toplum resmi  çiziyorsunuz ya buyurun konuşalım …Konuşmamız hem size hem de bize iyi gelecek …

Medya ve İletişimci – Sosyolog

Ercan Harmancı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu