Milli Eğitim’in Ercan Harmancı Korkusu…
Milli Eğitim‘e bağlı okulların sınıflarında haklarında veli ve öğrenci şikayetleri ile idari ve adli işlem başlatılıp yapılan inceleme ve soruşturma sonucu idari ve adli ceza alan lakin halen sınıflara öğretmen olarak giren öğretmen ya da idareci var mı yok mu?
Okullarda Sapık Öğretmenler Görev Yapıyor mu?
Neredeyse tüm taciz ve tahrik ile haklarında işlembaşlatılıp idari ya da adli ceza alan #SapıkÖğretmenler sınıflarda derslere girerken Milli Eğitim altı yıldır hangi gerekçe ile Ercan Harmancı’yı ki kendisi lisans ve ön lisansolarak toplam 4 bölüm bitirmişken akademik donanımı yok denilemez.Yine meslek hayatı boyunca hakkında tek şikayet vaki değilken öğrenci ve velilerin şikayeti üzerine denilemez…Neden mi Milli Eğitim rahatsız oldu yazının sonuna doğru okuyun…Zaman kaybetmek istemiyorsanız…Fatih Projesinin deşifresinden kimler rahatsız oldu?
Ya da soruyu şu şekilde maslahata uygun olarak değiştireyim. Millî eğitim okullarda taciz, tahrik, cinsel mobbing yapan kısacası sapık öğretmenlerden rahatsız mı?
Hocam bu olay sakın duyulmasın …
Sizin cevabınız bilmiyorum ama benim cevabım rahatsız değil. Elbette ahlaki olarak bundan rahatsız olmadıkları değil…Rahatsız da olsalar kimse rahatının bozulmasını istemiyor. Okullardaki sapıklar tek kelime ile korunuyor. Sumen altında bekletilenler; telefon konuşmalarında “Sakın hocam bu duyulmasın” diyen idareciler…
Cep telefonlarından kız öğrencilerine taciz ve tahrik edici mesajlar atanlar halen öğretmenlik yapıyor. Madem sapık öğretmen olarak etiketlenip itibar suikastına uğradık bunları bundan sonra okul ve kişi isimleri ile müştekileri ile ifşa etmek de boynumuzun borcu …
Belki bu yazıyı okuyan biri “sen değil miydin kız öğrencilerden tahrik olup öğretmenlikten memurluğa verilen bunları yazarken utanmıyor musun?” diyenler için bundan sonra yazacaklarımı dikkatle okuyun …
İlki 1998 Ekim ayında başladığım ve 2008 Mart ayına kadar alnımın akı ile yaptığım yirmi yıllık meslek hayatımda bırakın yüz kızartıcı bir suç ve kabahati ne öğrencilerimden ne de öğrencilerimin velilerinden bir gün adıyla ne yazılı ne de şifai tek şikâyet almadım.
Bilakis öğrencilerim gelip “Hocam bir yanlışımı görürseniz lütfen hatta kızıp ceza bile verebilirsiniz” diyen kız ve erkek öğrenciler. Diğer yanda “Ercan hocam evladımızı evladınız biliyorsunuz siz okuldaki vekilimsiniz bunu kızıma ya da oğluma da söyledim” diyen veliler…
Öğrenciye güven vermek bedel ister, öğrencinin hayatına karışmadığınızda bunu öğrenci hissetmediğinde size asla güvenmez. Öğrencilerim istisnası şunu bilirlerdi. Ercan Hoca bize karışıyorsa bizi sevdiğindendir. Öğrencilerim de bu kesin inanç vardı şükürler olsun…
Milli Eğitim Ercan Harmancı’ya Neden Öğretmenlik Görevi Vermedi?
Aslında Milli Eğitim iyi bir istihbarat yaptırmış olsaydı vicdanlarını şimdi rahatsız eden yarın din günü ise hüsrana uğratacak kişisel ve kurumsal iftiralara hiç gerek kalmayacaktı.
Ben bir eğitimci olarak kesinlikle cezaya ve cezanın olmazsa olmaz olduğuna inanan biriyim. Okul kurallarını çiğnediği için meslek hayatım boyunca tek öğrenciyi disiplin kurulu ile muhatap etmedim. Lakin inancımızın ve örfümüzün olmazsa olmazlarını çiğneyen kız ya da erkek öğrenci benden mutlaka bir silikon cezası yemiştir. Öğretmenin öğrenciye vurması ise suçtur. Tekrarı durumunda ise pedagojik ilkelerin ihlali sebebiyle öğretmenlikten ihracı bile istenebilir.
Yine Ercan Harmancı meslek hayatı boyunca Kemalizm ile ilgili hiçbir etkinliğe katılmamıştır. Okul idaresine bunu bildirerek dilerseniz en büyük cezayı verebilirsiniz hakkım helaldir lakin ben bu etkinliklere katılmam.
Dönem sonu ve dönem başı yapılan toplantılarda teamül haline gelen saygı duruşlarında bile ayağa kalkmayan tek öğretmen olduğumu hem okul idaresi hem de milli eğitim biliyordu…
Ya bunu araştırmayı akıl edemdiler medyanın gazına geldiler kolaya kaçtılar ya da ilki üzerinden inceleme başlatsalar hocamızın bize ceza vermesini biz istedik dese öğrenciler ne yapabilecekler…Çünkü hiçbir öğrenci Ercan Hoca bizim elimize silikon ile vuruyor deyip bunu şikâyet eden tek öğrenci yok!
İkincisi Ercan Harmancı törenlere katılmıyor saygı duruşlarında ayağa kalkmıyor diyemezler[91] o zaman kahraman ilan edilir
Hukuksal sürecin bitmesini beklediğim ilk açıklama…
Ercan Harmancı, aslında idareye sorun çıkardığı kadar iş kolaylaştırıcı bir öğretmendi. İlki disiplinin kurulunda ceza ile çözülemeyen sorunları öğrenci ile diyalogla çözebiliyordu. Bu sebeple defalarca okul idarecileri “Ercan Hocam b öğrenci ile bir konuşsanız sizi dinler” cümlesine sadece benim değil çalıştığım birçok okuldaki öğretmenlerin kulaklarında şahit olmuştur.
Ercan Harmancı öğrenciler ve okul için bir çalışma yapacağında idareden mali bir talepte bulunmuyordu. Kaynağını kendi buluyor hatta ya şehrin eşrafından biri ya da bir üst düzey yönetici projenin yapılmasına mihmandarlık ediyordu.
Ercan Harmancı Türkiye tarihinde bir ilke imza atmıştı. Bir imam hatip lisesi öğrencileri ulusal bir gazetenin haftalık tam bir sayfasını hazırlamışlardı. Hiçbir yerde Ercan Harmancı yazmasa da …
Şimdi ters piramit modelinde yazdığım yazımın en can alıcı paragraflarına geldim…
Milli Eğitim Ercan Harmancı’nın Susturulmasını Neden İstedi?
İlk cümle üst düzey bürokratlar ve politikacılar “Bu adam susmalı, bu adamı susturmalıyız” diyorlardı…Neden çünkü kamufle ettikleri birçok şey ulusal medya tarafından fark edilmese de bu adam böyle konuşmaya devam ederse deşifre olabilirdi.
Önce sadece öngörü olarak Fatih Projesi’nin masum olmadığını paylaştım. Bu paylaşımdan sonra özellikle 2015 yılından sonra Milli Eğitim daire başkanları ve genel müdürler sosyal medya hesaplarımı takibe başlamışlardı kimisi arkadaş daveti göndererek kimisi de takipçi olarak.
O gün bir birimin genel müdürü olan kendisiyle birkaç kere telefonda görüştüğümüz bir bürokrat sitemkâr ve alaycı bir tavırla “Hocam bazen akıl sağlığınızdan şüpheleniyorum sosyal medyayı az mı kulalnsanız”dedi…Tebessüm ile “Neden üstat ; sizi bu düşünceye iten hangi paylaşımım oldu?” diye sordum.
Fatih Projesi paylaşımınız tamamen bir iftira dedi…Dedim üstat ben haber takip etmem gazete okumam okumalarımı kayağından yaparım…Desem de ısrarla hatta biraz da tehdit içeren kelemlerle “Siz lütfen öğretmenliğinizi yapın ve inanıyorum ki siz çok kaliteli bir öğretmensiniz. Millî Eğitimin siz gibi donanımlı öğretmenlere ihtiyacı var. Bırakın bu tür paylaşımları malum gazeteciler yapsın” dedi…Canı sıkkın şekilde iletişimi sonlandırdık…
Detaylı bir çalışmada sonra kendisine özelden ve diğer bürokratları da etiketleyerek aşağıda ki paylaşımı tekrar paylaştım.

Logosundan fontuna kadar tamamen Dinlerarası Diyalog kokan bu proje bilinçaltı teknikleri ile her öğrencinin zihnine işlendi. Fatih Sultan Mehmed Han ile uzaktan yakından olmayan bir proje…Bu proje itiraf edeyim kimsenin dikkatini çekmedi…Kimse demedi Fatih Sultan Mehmed’in baş harfi neden “F” ile değil de “f” ile yazıldı…Bu ciddi ayrımı Milli Eğitim’in donanımlı bürokrat ve teknokratları nasıl atlamış olabilirdi…
Bu zulmün mimarı Vali Bey yazımda detaylarla anlattım. Yazıdan sonra kendisi aradı kendisine de telefonda söyledim. Ne söyledim…
Hamza Bey sizin tüm teamülleri yıkarcasına Milli Eğitim’de sürekli olarak en uzun görevde kalmanız bir rastlantı değil bir görevdi. “Nasıl” dedi.Şöyle ki dedim siz beni tanımıyor yada paylaşımlarımdan sonra tanıyor olsanız da ben sizi Kayseri lisans eğitiminizi de çok iyi bilen kişilerle olan hukukum ile biliyorum.O dönem Gülen Hareketi’ne meftunluğunuzu biliyorum…Sonra bu organik bir ilişki sürecine girdiği Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde kim neden yüksek lisans yaptığınızı … Hasan Hüseyin Çelik’in size referansını sonra iş daha farklı boyuta geldi önce danışman olarak öğretmenlikten hooop bakanlığa nasıl geçtiğinizi…
Fetoperest Hasan Hüseyin Çelik ve Milli Eğitim Yapılanması
Akabinde 2014 yanılmıyorsam Hasan Hüseyin Çelik’in “Hamza sana güveniyorum” deyip daire başkanlığı ve akabinde bakandan daha yetki ve etki gücüne sahip önce İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü ardından Personel Genel Müdürlüğü…
Ben meslek hayatım boyunca maslahatıma uygun olacak olsa da bedeli ağır olsa da ne kimseye iftira attım ne yalan yazdım…
2016 yılına kadar taşradan Gülen’e yakın öğretmenlerin ve idarecileri Başkent Öğretmenevine çağrılmasında Personel Genel Müdürlükte hazırlandığını da biliyorum…Şöyle yalan denilirse KHK ile görevden alınanlar ile Öğretmenevine toplantıya çağrılanların listelerini karşılaştıralım şayet iftira atıyorsam gerekli yerlerde gerekli haklarınızı arayın…O zaman o listeler için ödenekler kişilere ödendiği için şifai olamaz mutlaka kayıtları vardır değil mi?
Telefon görüşmemizde “Ercan Bey ben siz haklı olduğunuza inanıyorum inanın benim olaylardan haberim yok” diyecek kadar ne dediğinizin farkında değildiniz…Çünkü hakkımda işlem başlatan soruşturma izni veren soruşturma raporunun düzeltilmesini isteyen Personel Genel müdürlüğü ve Başkanı sizsiniz ve haberiniz yok…
İstinaf mahkemesi tam 8 sayfa gerekçeli karar ile burada bir zulüm var burada bir vicdan ilkesinin hiçe sayılması var deyip beni göreve iade etmesinden sonra Danıştay’a gitme talebinde bulunan siz…Elbette kurumlar temyiz hakkını kullanabilir lakin ilk soru KHK ile görevden alınıp iade edilenler için neden temyiz hakkı kullanılmadı?
Eksik İnceleme” Talebinin Perde Arkası
Temyiz hakkı mevzuatın şu kanununu gerekçe göstererek ya da şu mevzuatın hilafına diyerek temyiz talebinde bulunulması gerekirken Ercan Harmancı için sadece “Eksik İnceleme” gerekçesi ile temyiz talebinde bulundunuz…Lakin şöyle demeyin bundan bizim haberimiz yok bu işleri Hukuk Müşavirliği takip eder….
Pekala size bir soru Danıştay 2. Daire’de KHK ile görevden alınıp sonra göreve iade edilen raportör hakimin benim dosyaya iki kere atanması da bir rastlantı mı? Üstelik ikinci Danıştay başvurumuzda raportörün değişilmesi talebinde bulunmuş olduğumuz halde…Hiçbir şeydenhaberi olmayan Vali Bey’in bundan da haberi yoktur (!)
Bugün Vali olmanız hatta telefon konuşmamız da bile şoförünüzü arka planda gerginliğiniz sebebiyle azarlamanıza şahit olmam iyi bir vali olmadığınız ben biliyorum…Ya da öyle düşünüyorum düşünmek suç değilse…
Vali Bey Ercan Harmancı 6 yıl ve bundan sonra Sapık Öğretmen etiketi sebebi ile ben ya da sevenlerim ne kadar maddi ve manevi sıkıntı yaşıyorsa bunun vebalini bu dünyada ödemediniz ama din günü nedamet için de ödeyeceksiniz…
İnanın artık tüm hukuki mücadelemi kaybettikten sonra uhdemde saklı tüm gizli kalanları da yazmaya devam edeceğim…
Ve size olan şahsi bir hesaplaşma olarak değil size de bahsettim tüm bunları sadece 6 yaşındaki ikiz kızlarımın babalarını sapık öğretmen olarak tanımamaları için …Ve bu mücadeleyi kaybeder itibarımı o dönem görevde olan merkez ve taşra makam ve yetkililerin bu açıklamaları yapmamaları bundan konforları adına imtina etmeleri sonu bir intihar yaşanırsa bunun vebali sizin üzeriniz de kalacak…
Rabbim soracak “Alnın akıyla neslin temiz kalması için mücadele eden Ercan kulum ulusal medyada “Sapık Öğretmen” olarak basılı ve görsel medyada izzeti namusu itibarı çiğnenirken odandaki dev ekranda mutat hale getirdiğin kuruyemiş ve meyve seansında elinde bıçakla elma soyarken neden kardeşini , personelini izzetini ayaklar altına aldırdın….
Bunlar ve daha fazlası sorulacak kaçışın yok Vali Bey…
Ercan Harmancı